7 Temmuz 2012 Cumartesi

Anıtkabir Yıkılsın Fetvası

bismillahirrahmanirrahim ‎بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم  

liderimiz sayın recep tayyip erdoğan sayesinde yurdun dört biryanındaki laik cumhuriyetin okulları dönüştürülerek imam hatipleştiriliyor. artık yeni türkiyenin adımları hızlanıyor. sıra geldi kuran harflerimizi değiştiren ataput'un evini yıkıp en büyük camii'yi yerine inşaa etmeye. din kardeşlerim şu hadisin gereği yapılmalı artık;

hz. ali (ra) der ki:
abdullah muvahhid
"rasûlullah'ın beni gönderdiği bir iş için seni gönderiyorum. yerden yüksek ne kadar kabir varsa yık ve ne kadar heykel varsa yerle bir et." (müslim, cenâiz 93)

Yahudiler ve Chplilerin en çok korktuğu hadis-i şerif

Geçmişte yahudilerin en çok korktuğu hadis-i şerif ten, günümüzde atatürkçü chplilerin korkmasına ne demeli? bu hadisten neden müslüman korkmaz da atatürk ve onun takipçileri chpliler korkar?

peki laikçi chplilerin en çok korktuğu hadis-i şerif hangisidir? Allah'ın kemalist laikçi chplilerin başına neler açacağını, hadisi şerifte geçen gargad ağacının günümüz yansıması anıtkabir, Müslümanları ise nelerin beklediğini şöyle açıklayabiliriz.

“Müslümanlarla laikçi chpliler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Laikçi chpli taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç chpliyi kovalayan kimseye, 'Ey müslüman! Arkamda bir laikçi chpli var, gel onu öldür!' diyecek.

yani bahsi geçen hadis-i şerif Sahih-i Müslim’de; “Öyle ki kemalist chpliler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek ‘Ya Müslim! Ey Allah (cc) kulu! Gel, bak benim arkamda kemalist chpliler var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır diyecek. Sadece ‘anıtkabir’ putu bunu söylemeyecek; çünkü o put haçlı yunan eseridir.” buyuruluyor (Kitab-ul Fiten H 2239)

Caiz Olan Eğlenceler ve Caiz Olmayanlar

Bismillah vessalat vesselam ala resulillah;

Dinimiz allah teala tarafından vaz’ edilmiştir.Kulların hepsinin bu dinin hükümlerine uymaları kendi selametleri için şarttır. İslamın bir kısmını kabul edip bir kısmına uymamak bir ibadeti yapmamak veya bir haramı kasten işlemek fasıklıktır ve allah tealaya isyan bayrağı açmaktır

İslamiyette eğlence şakalaşma ve latifeler vardır. Ancak bunların ölçüsünü allah ve resulu koymuştur. Mesela kumar, tavla satranç bir eglencedir ancak bunlar haramdır ve haramlıkları nas ile sabittir. İbni abidin fetvasında ve fetavayı hindiyede bu oyunların haram olduğu yazılıdır.

Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur :

1- Satranç ve tavla oynayan, ellerini domuz kanına bulaştırmış gibi olur. – muslim –

İşte bunun içerisine dama okey kağıt oyunlarıda girer bunların hepsini oynamak haramdır

2- Müslümanın her oyunu batıldır. Ancak üç oyun müstesna ailesi ile eğlenmesi atını yetiştirmesi ve ok atması – müsnedi ahmed –

3- Beni ademin her oyunu batıldır üçü müstesnadır okunu yayından atması atını yetiştirmesi ve ehli ile eğlenmesi. Zira bunlarla eğlenmesi haktır – müsnedi ahmed –

4- Çocuklarınıza yüzücülük binicilik ve atıcılık öğretiniz iki hedef arasında gizlenmeyide emrediniz – bostanul arifin –

Görüldüğü gibi islamiyet üç oyuna cevaz vermiş diğerlerini inkar etmiştir. Bunlarda müslümanın ehli ailesi ile oturması eğlenmesi şakalaşmasıdır. Bu kalbe ve ruha faydalıdır ve sevgiyi artırarak aile bağlarını güçlendirir.

Ha keza ok atmak gibi silah atış talimleri ve silah kullanma eğitim ve sporlarıda caizdir

Ve at binmek savaş aletlerini kullanmak ve talimini yapmakta bir spordur

Ayrıca tiyatro yapmak, tiyatroya gitmek, bale, opera gibi batı kültürüne entegre olmak dinen caiz değildr

Futbola gelince :

O islamın caiz gördüğü oyunlardan degildir. Müslümanın her oyunu haramdır hükmüne girer

Bu oyun insanların saatini boşa harcamakta çalışma ilim ve irfan için sarf edilecek vakitleri zayi etmektedir. Ayrıca koşan spor yapmaktadır yorulmaktadır ancak izleyen serkeşlik yapmaktadır

Ayrıca bu oyunlardan sonra kavgalar olmakta insanlar birbirini dövmekte ve öldürmekte havaya silah atılmakta küçük çocuklar ölmektedir

Halkın trilyonları bu batıl spora akmaktadır

Bu sporu ilkkez romalılar oynamıştır ve çıplak olarak oynarlardı. Bugün de islami avrete riayet etmeyen şortlar ile oynanamaktadır. Urfa stadyumu 120 trilyona mal olmuştur. 120 trilyona acaba kaç tane fabrika açılırdı kaç insan işsizlikten kurtulurdu ve türkiyede kaç tane stadyum var? Giden parayı hesab ediniz

Gelişmiş ülkeler ve tağutlar halkı futbol basketbol gibi uydurma oyunlar ile kandırmakta ve afyonlamaktadır. Bakınız ispanyada senelerce hüküm süren franko faşist ve zalim iktidarının sebebini şöyle açıklıyor :

Futbol – fuhuş ve piyango olmasaydı ben kırk yıl nasıl idarecilik yapardım?

Evet müslümanlar bunlardan ibret almalıdır. Ve aklı selimin yoluna gelmelidirler kendilerine faydalı işlere girmeli fuzuli işleri bırakmalıdırlar. Ve halkın katrilyonlarını bu batıl işe harcayan sistemlerin ne olduğu hakkında fikir yürütmelidirler

Ve ahirid davaena en elhamdulillahi rabbil alemin

Müzik Dinlemenin Hükmü

Muzik aletlerini çalmanın ve dinlemenin haram olduguna dair merhum suud müftüsü faziletiş şeyh abdulhamid el eserinin guraba yayınlarından cıkan muzik isimli cep kitabından alınmıstır

İnsanlardan öyleleri var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş sözü (“lehve’l-hadîs”i) satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır (Lokman, 6)

Abdulah b. Mesud Radıyallahu Anh’a, “lehve’l hadis”in ne olduğu sorulduğunda, “Allah’a andolsun ki, bu çalgıdır’ diye cevap verdi ve bunu üç kere tekrarladı. Sahabenin önde gelenlerinden İbni Abbas, İbni Ömer ve Cabir b. Abdullah Radıyallahu Anhum da “lehve’1-hadîs”in şarkı olduğunu söylemişlerdir. (İbn Kesir, Taberi)

Tefsir usûlünde, Sahâbi sözü ve icma ettikleri takdirde Tâbiin sözünün de delil kabul edildiği bilinen bir kuraldır. Bu ayetle ilgili olarak da Sahâbe ve Tâbiin’in tamamı, aksi hiçbir görüş olmaksızın “lehve’l-hadîs”i müzik olarak tefsir etmiştir.

Allah, (Şeytana “defol) git” dedi. Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki, Cehennem hepinizin cezasıdır. Mükemmel ve tam bir cezai Onlardan gücünün yettiği kimseleri sesinle (davetinle) yerinden oynat (şaşırt): Süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ, mallarına ve evlatlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. (Onları oyala dur.) Şeytan insanları aldatmadan başka bir vaadde bulunmaz. Şurası muhakkak ki, benim (ihlaslı) kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın (hakimiyetin) olmayacaktır. (Onları) koruyucu olarak Rabb’in yeter  (isra-63/65)

Tabiin’den olan müfessirlerin imamı Mücahid Rahmetullahi Aleyh, bu ayetteki “sesinle’ (“bi-savtike’) ifadesiyle ilgili olarak; “bu; şarkı, müzik, çalgı aletleri, boş ve batıl sözlerdir” demiştir. Dahhâk b. Mezâhim de, “çalgı aletlerinin sesidir” demiştir. (Kurtubi 10/288)

Şimdi siz bu söze -Kur-’ân’ a- mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz habersizce eğleniyorsunuz? (Necm- 59/61)

İbni Abbâs Radıyallahu Anhüms ayetteki “eğleniyorsunuz” ifadesinin şarkı olduğunu söylemiştir. Zira Yemen lehçesinde, bizi eğlendir (Esmid lenâ) denildiğinde, bize şarkı söyle (“ğanni lena) anlamı kastedilir. Mücâhid Rahmetullahi Aleyh de buradaki ifadenin anlamının, şarkı olduğunu söylemiştir. Aynı şekilde Yemenliler, falan eğlendi (“semede fülân) dedikleri zaman, (“ğanne fülân) falanın şarkı söylediğini anlatmak isterler. (İğasetü’l-Lehfan.1/258)

“Yemin ederim ki, ümmetimden bir topluluk gelecek; zinayı, içkiyi, ipek elbiseyi ve çalgı aletlerini helal sayacaktır.” (Buhari)

“Rabbim Azze ve celle bana içkiyi, kumarı, “kûbe”yi ve şarkı söyleyen kadınları haram kıldı.” (Sahih, İmam Ahmed, 1/274)

“Kûbe”: -Maalesef onsuz neredeyse hiçbir teğanninin olmadığı- darbukadır.

“Bu ümmet içerisinde zillet, zulüm ve çöküntü olacak”. Müslümanlardan biri, “bunlar ne zaman olacak” diye sordu. Rasûlullah (S.A.V.) “içki içilip, kadın oynatıldığı, çalgı aletleriyle şarkı söylenip eğlenildiği zaman diye cevap verdi.” (Tirmizi)

“Ümmetimden bazı insanlar, içkiye başka isimler vererek içerler. Şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleriyle başlan iner kalkar. Allah, onları yerin dibine batırır da domuzlar ve maymunlar kılar.” (İbni Mace)

“İki ses mel’undur. -Bunlar- nimet anında çalgı sesi, musibet anında vahlama sesidir.-” (Silsületü ehâdisi’s-sahiha”, 427)

“Ümmetimden bir kısım insanlar aşağılanacak, zillete düşüp zulme uğrayacaklardır”. Sahabeler sordu: “Yâ Rasulallah! Bunlar, Lâ ilâhe İllallah şehâdetinde bulunacaklar mı?” Efendimiz (S.A.V.) şöyle cevap verdi, “Evet, ama, o zaman içki içilecek, çalgı aletleri çalınacak, ipek elbiseler giyilecek”. (Hasen, İbni Ebi Şeybe, 5/164)

“Rasûlullah (S.A.V.) çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı.” (sahih, El-Beğavi;”şeru’s-sünne”8/22)

İbni Ömer Radıyallahu Anh’ın kölesi Nâfi anlatıyor: İbni Ömer’in peşinden gidiyordum. Kaval çalmakta olan bir çobana rastladık. İbni Ömer hemen ellerini kulaklarına tıkayarak yürümesini hızlandırdı ve bana “Ey Nâfi! Bir şey duyuyor musun?” dedi. Ben de, hayır dedim. Bunun üzerine ellerini kulaklarından çekerek şöyle dedi: “Bir gün Rasulullah (S.A.V.) ile beraberdim. O da bunun gibi bir şey işitince böyle yapmıştı.” (Ebu Davud) Müfessir Kurtubi Rahmetullahi Aleyh, İbni Ömer’den bu rivayeti naklettikten sonra şöyle diyor: “Böyle bir ses karşısında bile onlar bu tür bir tavır takınıyorlarsa, çağımız şarkı ve çalgı aletleri karşısında durum ne olur?! ..”

Rasûlullah (S.A.V.) “Zil Şeytanın çalgısıdır” demiştir.(Müslim). Bir başka rivayet de, “Köpek ve zilin bulunduğu yere melekler girmez” şeklindedir. (Müslim)

“İnsanoğluna zina yapmasından dolayı günahı yazılır. Bunun cezasını her nasılsa çekecektir. Gözün zinası (harama) bakma, kulağın zinası (haram ve müstehcen olan şeyleri) dinlemektir.” (Müslim)

Ebu Bekir Sıddık Radıyallahu Anh, iki küçük cariyenin tef çalıp şarkı söylediklerini gördü ve onları azarlayarak “Rasulullah’ın yanında şeytanın çalgısını mı çalıyorsunuz?” dedi. Rasulullah (S.A.V.)’de bunu ikrar etti. (Buhari)

Sürekli Allah’ın zikriyle meşgul olan Osman Radıyallahu Anh, Allah’ın kendisine bir lütfu olarak hiçbir zaman bu masiyete bulaşmamıştır. Şöyle demektedir: “Ne şarkı söyledim, ne de boş hayallere daldım (bu iki masiyetten uzak kaldım).” (İbni Ebi Asım, 2/595)

İbni Ömer Radıyallahu Anhumâ ihramlı bir topluluğa uğradığında, içlerinden biri şarkı söylüyordu. Ona: “Allah senin ibâdetini kabul etmesin emi, Allah seni işitmesin emi!” dedi. (İbni Ebi’d-Dünya, ‘Zemmü’l-Melahi”)

İbni Mes’ud Radıyallahu Anh, “şarkı, kalpte nifak bitirir” demiştir.

Enes bin Malik Radıyallahu Anh, “en pis kazanç, şarkı ve çalgı aletleriyle kazanılandır” dedi. (İbni Ebi’d-Dünya ‘Zemmü’l-Melahi’)

İbni Abbas Radıyallahu Anh, “tef haramdır, çalgı aletleri haramdır, kûbe (yukarıda geçti) ve ney de haramdır” dedi. (Beyhaki. 10/222)

A’işe Radıyallahu Anhâ validemiz, bir ziyarette bulunuyordu ki evde başını sallayarak şarkı söyleyen bir adam gördü ve ona, “Yazıklar olsun sanâ. Bu şeytandır, bunu çıkarın dışarı” dedi, o da çıkartıldı. (Buhari, “Edebü’l-müfred”)

Ömer b. Abdülaziz şarkı hakkında; “başlangıcı şeytandan, sonu da Allah’ın gazabıdır” demiştir. (sireti Ömer de İmam Acûri rivayet etmiştir.)

Vâki’ b. el-Cerrâh, “İbni Ömer’in yaptığı gibi çalgı aletlerini alın ve onu sahibinin başında kırın’ dedi (Hilal, 126)

Fudayl b. İyâd Rahmetullahi Aleyn, “müzik ve şarkı, zinanın teşvikçisidir’ dedi. (İbni Ebi’d-Dünya)

İmam Ebu Hanife Radıyallahu anh, şarkı ve müziğin haram olduğunu oldukça sert bir şekilde savunuyor ve onu dinlemeyi günah sayıyordu. (İbni’lCevzi, “Teblisu’l-İblis’)

İmam Mâlik Radıyallahu anh’a şarkıdan soruldu. O da “bizim oralarda bu işi günah içinde yüzenler (fasıklar) yapar” dedi. (İbni Ebi’d-Dünya, “Zemmü’l-Melâhi”)

İmam Şâfi Radıyallahu anh, “Şarkı batıla benzeyen, insanı oyalayan boş ve çirkin bir sözdür. Kim onu çok dinlerse sefihtir (beyinsizdir) ve şehadeti kabul edilmez. Şarkı çirkin ve haramdır. Nitekim Allahu Telâla ×Allah küfrü, fıskı ve isyanı size kötü göstermiştirØ (Hücurat, 7) buyurmaktadır. İmam Şâfi sözüne şöyle devam etmiştir: “Irak’ta şarkı -tağbîr- denilen bir şey terk ettim ki, onu insanları Kur-’ân’dan uzaklaştırmak için zındıklar keşfetmiştir.”

İmam Ahmed Radıyallahu anh, “Kâval, ney, zurna, tanbur, saz, kemençe ve benzerleri haramdır” dedi.

İmam Şâbi Rahmetullahi Aleyh, “şarkı söyleyen de, dinleyen de mel’undur” demiştir. (ibni Ebi’d-Dünya)

Dahhâk Rahmetullahi Aleyh, “şarkı kalbi öldürür, Rabb’i öfkelendirir” demiştir. (İbni Ebi’d-Dünya)

Şeyhu’l-İslâm Ebu Abbâs İbn-i Teymiye Rahmetullahi Aleyh, “şarkı ve müzik, insanda şeytani duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biri ve müşriklerin âdetlerindendir” demiştir. (Mecmuu’l Fetâva, 11/295)

İmamı Kurtubi Rahmetullahi Aleyh, “şarkı, Kitap ve Sünnetle yasaklanmıştır” demektedir.

İbn-i Salâh Rahmetullahi Aleyh de, “şarkı ve müzik aletlerinin haram olduğu konusunda icmâ vardır” demiştir

Namazı Terk Etmenin Hükmü

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَـنِ الرَّحِيمِ

الحمد لله نحمده ونستعينه، ونستغفره ونتوب إليه ، ونعوذ بالله من شرور أنفسنا، ومن سيئات أعمالنا ، من يهده الله فلا مضل له ، ومن يضلل فلا هادي له، وأشهد أن لا إله إلا الله وحده لا شريك له ، وأشهد أن محمداً عبده ورسوله صلى الله عليه وعلى آله أصحابه ومن تبعهم بإحسان إلى يوم الدين .
أما بعد :

günümüzde pekcok müslüman ülkelerde 5 vakit namazı terk etmekteler. 3 ay 5 ay bırakan var hatta mutlak suretle bırakan yada hiç başlamadıgı halde kılmayanlar var

bu insanlara namaz kılmayanın hazin sonunu ve islam fıkhındaki hukmunu ve işledikleri gunahı hatırlatmak ve müslümanlarada kim kafir kim mümin bilmeleri için bu makaleyi kaleme alıyoruz

فقال الإمام أحمد بن حنبل: "تارك الصلاة كافر كفراً مخرجاً من الملة، يقتل إذا لم يتب ويصل".

imam ahmed bin hanbel soyle diyor namazı terkeden kafirdir onun küfrü islamdan çıkartan küfürdür tevbe edip namaz kılmazsa öldürülür

فقال مالك والشافعي: "يقتل حداً"

imam şafi ve imam malik hadden öldürülür dediler

ve bu mesele hakkında insanlar ihtilafa düşmüşlerdir. alimlerden de namaz kılmayan öldürülmez diyenler vardır. ancak insanların ihtilafa düştügü meselelerde meseleyi kitab ve sünnete arz etmek durumundayız

:(وَمَا اخْتَلَفْتُمْ فِيهِ مِنْ شَيْءٍ فَحُكْمُهُ إِلَى اللَّه) (الشورى:الآية 10)

allah teala soyle buyuruyor mealen Hakkında ihtilafa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah'a aittir.

فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً) (النساء : الآية 59

ve baska bir ayette böyledir : Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.

bize vacib olan bu mesele hakkında hükmü felan alimden fülan alimden almak degil kitab ve sünnet ne demiş ona bakmaktır

ve biz bunu kitab ve sunnete arz ettigimizde namazı terketmenin insanı kafir yaptıgını ve islamdan cıkardıgını goruyoruz

قال تعالى في سورة التوبة : (فَإِنْ تَابُوا وَأَقَامُوا الصَّلاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّين) (التوبة : الآية 11)

allah teala soyle buyuru mealen eger tevbe ederler namazı kılarlar zekatı verirler ise onlar din kardeşlerinizdir

وقال في سورة مريم : (فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيّاً إِلاَّ مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاً فَأُولَئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلا يُظْلَمُونَ شَيْئاً) (مريم : 59-60).

ve meryem suresi 59-60 da soyle buyurulmaktadır mealen : Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki "Gayya" vadisini boylayacaklardır.)

birinci ayet onlar namaz kılar zekat verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar diyor. kardeşlik sadece müslümanlara has bişeydir. evet anadan bbadan kardeşlikte var ama kuran yabancı kişilerden bahsediyor.

Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz.

ilk müslümanlara denmiştir.

Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin.-mucadele22-

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.-hucura10-

demekki kardeslik islami bir kavramdır. bu kafirler islama girip namaz kılıp oruc tutarlarsa onlar öldürülmez. ayetin sibakında kafirleri öldürmek geçmektedir.

ikinci ayette geçen hevaya şehvete uymak ve gayyaya atılmak kafirlere mahsus bişeydir

yani kurandan anladıgımız namaz kılmayanların kafirler oldugudur

baska ayette ise su çok acı gerçekler karşıya cıkıyor

38- Her nefis kendi kazancına bağlıdır.

39- Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç.

40- Onlar cennettedirler, sorup dururlar.

41- Suçluların durumunu.

42- "Nedir sizi Sekar'a sokan?" diye.

43- Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik."

44- "Yoksula da yedirmezdik."

45- "Boş şeylere dalanlarla dalar giderdik."

46- "Ceza gününü yalanlardık."

47- "Nihayet bize ölüm gelip çattı."

48- Artık onlara şefaatçilerin şefaatı fayda vermez.

- müdessir -

sakar cehennemdeki en derin vadilerden biridir. namaz kılmaya kılmaya bunlar iyiliktende uzaklaşmışlar ve yoksulu dahi yedirmez olmuslar yani ahlakları bozulmus cunku namaz insanı kotuluklerden arındırır.ve git gide iş küfre kadar gitmiş.nihayet ölüyorlar ve şefaatçilerin şefaatide onlara fayda vermiyor

efendimiz söyel buyuruyor şefaatim ümmetimin büyük günah işleyenleri içindir.

efendimiz ümmetinden büyük gunah işleyenlere şefaaat edecektir. ve onun şefaati fayda verir.cehennemden kurtarmasa bile az yaktırır bir sekilde onun şefaati fayda eder.

hiçbir şefaatçinin şefaat edemeyecegi kişiler ise kafirlerdir. işte namaz kılanlara şefaat işlemiyor gördük.

oyuzden daha cıkıpta efendim gunahtır haramdır ama islamdan cıkartmaz demeye kimsenin hakkı yok. bu acık bir gerçekki onların kafir oldugunu kuran soyluyor. kuran herşeyi madde madde insanların kafasına sokan bir kitap degil. düşünmeye sevkeden bir kitap. müdessir suresinin bu ayetleri düşünülecek ve insan allahdan korkacak hemen namaza başlayacak

sünnetten delillere gelince :

قال صلى الله عليه وسلم : "إن بين الرجل وبين الشرك والكفر ترك الصلاة " رواه مسلم في كتاب الإيمان عن جابر بن عبد الله ، عن النبي صلى الله عليه وسلم

1- efendimiz soyle buyuruyor kişi ile şirk arasında namazın terki vardır * muslim *

وعن بريده بن الحصيب رضي الله عنه ، قال : سمعت رسول الله صلى الله عليه و سلم ، يقول : "العهد الذي بيننا وبينهم الصلاة ، فمن تركها فقد كفر". رواه أحمد وأبو داود والترمذي والنسائي وابن ماجه

2- efendimiz soyle buyuruyor : kafirler ile aramızdaki ahid namazdır kim onu terk ederse kafir olmuştur. - 5 imam rivayet etmiştir -

buradaki küfürden kasıt insanı islamdan cıkartan küfürdür. cunku bizim ile onlar arasında diyor yani biz ve onlar kavramı var

وفي صحيح مسلم عن أم سلمة رضي الله عنها ، أن النبي صلى الله عليه وسلم ، قال : "ستكون أمراء ، فتعرفون وتنكرون ، فمن عرف برئ ، ومن أنكر سلم ، ولكن من رضي وتابع . قالوا : "أفلا نقاتلهم ؟ قال : "لا ما صلوا

efendimiz söyle buyuruyor

Şu muhakkak ki, sizin üzerinize bir takım âmirler ta'yin olunacak da sizler onların işlerinden bazısını güzel göreceksiniz, bir kısmını da çirkin görüb inkâr edeceksiniz. Çirkin işi çirkin gören onun günahından beri olur. İnkâr ve red eden de günaha iştirakten salim olur. Fakat çirkin işe rızâ gösteren ve o işte faillerine tabi olan ise günahdan beri olmaz, cezadan salim kalamaz."
Sahâbiler: "Yâ Resûlellah! Böyle münker iş yapan âmirlerle mukatele yapmayalım mı?" diye sorduklarında Resûlullah: "namazı kıldıkları müddetçe hayır" cevabını
verdi.
Bu Hadis'i Müslim (1854) rivayet etmiştir.

yani namaz kılmaları onları öldürmeye engeldir. cunku namaz kılan kişi mumindir mumini müteammiden öldürmek ise ebedi cehennemlik bir cezadır. müslüman katl edilemez. müslüman halifeleri emirleride fasıklık yapabilir haddi aşabilir zulmedebilir ancak namaz kılmıyorlarsa öldürülürler. fakat namaz kılıyorlarsa öldürülemezler. işte halife abdulazizi ermeni emanuel karasu ve ittihatçı çetesi öldürmüştür. ancak o namaz kılıyordu.

رواه ابن أبي حاتم في سننه عن عبادة بن الصامت رضي الله عنه ، قال : أوصانا رسول الله صلى الله عليه وسلم : "لا تشركوا بالله شيئاً ، ولا تتركوا الصلاة عمداً ، فمن تركها عمداً متعمداً فقد خرج من الملة ".

رواه ابن أبي حاتم في سننه عن عبادة بن الصامت رضي الله عنه ، قال : أوصانا رسول الله صلى الله عليه وسلم : "لا تشركوا بالله شيئاً ، ولا تتركوا الصلاة عمداً ، فمن تركها عمداً متعمداً فقد خرج من الملة ".

ibni ebi hatim süneninde ubade bin samit radiyallahu anhın soyle dedigini rivayet eder : efendimiz bana vasiyet ettiki allaha hiçbişeyi ortak koşma kasten namazı asla terketme kim namazı kasten terkederse islam milletinden çıkar

namaz zekat hac oruç islam bu 4 rukun üzere bina edilmiştir. bunlardan bir tanesini bile kim kastan terk ederse kafir olur.

ayrıca su soruyuda sormamız lazım namaz neden terkediliyor sebeb ne? gunde yarım saat 1 saat tutar 5 vakit namazı kılmak.hiçmi vakit kalmıyor yani bukadarmı meşgul bu insanlar dunya ile ugraşmaya? 23 saat dunya ile ugraş ama 1 saatte namazını kıl kaybın olmaz

dikkat edersek hadisi şerifte بين الرجل وبين الشرك والكفر ibaresi harfi tarif el iledir eş şirk vel küfr eger harif tarifsiz olsaydı bu nankorluk kotuluk anlamına gelirdi ancak böyle lamı tarifli oldugu için buna mutlak manada islam milletinden cıkartan şirktir diyoruz

قال عبد الله بن شقيق : "كان أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم لا يرون شيئاً من الأعمال تركه كفر غير الصلاة". رواه الترمذي والحاكم وصححه على شرطهما

abdullah bin şakik diyorki resulullahın ashabı namazın terkinden başka şeyi küfür olarak görmezdi- tirmizi-

yani onu küfür olarak görürlerdi.

ishak bi ruhaye ibni hazm ibrahim en nehai munziri ibni kayyım ibni teymiyye bu zevatın hepsi eserlerinde namaz kılmayan kafirdir demişlerdir

وقوله صلى الله عليه وسلم في حديث معاذ : "ما من أحد يشهد أن لا إله إلا الله وأن محمداً رسول الله صدقاً من قلبه إلا حرمه الله على النار" رواه البخاري

efendimiz soyle buyuruyor muaz radiyallahu anh den buharinin rivayet ettigi uzre : kim sadık olarak kalben canı gonulden la ilahe ilallah muhammeder resulullah derse allah ona ateşi haram kılar

bazıları la ilahe ilallah diyen cennete er geç girer hayatı boyunca namaz kılmasada oruc tutmasada haccada gitmesede adam la ilahe ilallahı ölmeden 1*2 kere tekrarlasa cennetliktir diyebilir. ancak gordugunuz gibi hadiste canı gonulden sadaketle sadıkan diyor hadiste. sıdk birşeyi dogrulamak demektir yani dogrulamak dedigini yapmak. ayetlerde hadislerde pekcok defa nmaz kılın iyidir güzeldir denmiş. sadık olan allaha itaat eder gunde 5 vakit kılar hatta nafileleri bile kılar.

sadakat budur. sadakat allahı sevmektir ona ibadet etmektir. seven sevdigine itaat eder. sevdigini söyle ama hiçbi dedigini yapma. bu sahtekarların sevgisidir.

oyuzden her la ilahe il allahı diyeni ebedi cennetlik yapmak mürcie mantıgıdır. oyuzden imandan cıkmamak icin her ferdin 5 vakit namazını kılması şarttır

ve namaz imandan sonraki birinci esastır. insanlara ahirette ilk iman sorulacak.sonra namaz sorulacak. bu derece onemli

efendimiz hazreti muaz radiyallahu anhı yemene gonderirken dediki insanları evela şehadeteyne davet et sonra namaza sonra zekata...

عن حذيفة بن اليمان قال : قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : "يدرس الإسلام كما يدرس وشي الثوب" الحديث . وفيه : "وتبقى طوائف من الناس ، الشيخ الكبير والعجوز يقولون : "أدركنا آباءنا على هذه الكلمة لا إله إلا الله فنحن نقولها" فقال له صلة : "ما تغني عنهم لا إله إلا الله وهم لا يدرون لا صلاة ، ولا صيام ، ولا نسك ، ولا صدقة " فأعرض عنه حذيفة ، ثم ردها عليه ثلاثاً ، كل ذلك يعرض عنه حذيفة ، ثم أقبل عليه في الثالثة فقال : " يا صلة ، تنجيهم من النار" ثلاثاً .

ibni macenin rivayet ettigi bir habere gore ahir zamanda bir takım yaşlı kadın ve adamlar olacaklar ve diyecekler ki biz bir takım cedlerimize yetiştik onlar la ilahe il allah diyorlardı bizde bunu diyoruz diyecekler ama namaz oruc hac hiçbir ibadet yapmayacaklar...boyle insanlar olacak ahir zamanda huzeyfe radiyallahu anh bunları anlatıyor. sıla bin zufere. ve sıla bin züfere diyorki ey sıla bu la ilahe il allah lafzı onları ateşten kurtaracak diyor.

allame muhammed bin salih el useymin bu hadis sahih degildir zayıftır demektedir. ayrıca okadar sahih hadise karşı bu hadis duramaz. ve sahabelerin görüşleride bu yonde degil. onlar namaz kılmayanı kafir gorurdu. ayrıca namaz kılmayan oruc tutmayan sadece la ilahe il allah diyen adamların ateşten kurtulacagı sadece huzeyfe radiyallahu anha aittir. lakin gerçekte bu hadis metnen zayıftır. belki huzeyfe boyle bir lafı hiç etmedi

lakin bu hadise dayananlar var. evela usulu hadis bakımından ahkam ve itikad meselelerinde zayıf hadis delil degildir. yani bu hadis ile amel edilmez

ayrıca efendimiz bu insanlar ateşten kurtulacak demiyor hueyfe diyor

hem hadis seneden zayıf

ayrıca bu insanların zamanı demekki ahir zamanın cok cok sonları. yani islamdan artık hiçbirşey kalmamış sadece la ilahe il allah kalmış. yani islam devleti kültürü artık tükenmiş ve sadece şehadet kalmış bazı hadislerde mekke medinede ahir zamanda davar güdülecegi geçiyor. ve kıyamet bu adamların üstüne kopacakmış. işte bu yaşlı zevatın yasadıgı donemde o donemler olabilir. zaten kıyamet insanların en şerlileri uzerine kopacak.

hem biz oyle bir donemde degiliz. her yerde hocalar hacılar alimler var. her yer islami kitap dolu. camiler dolu. oyuzden günümüz insanının ateşten korkup namaza derhal baslaması lazım.

simdide namaz kılmamanın dunyevi hükümlerine gelelim

namaz kılmayan müslüman halka emir idareci yonetici devlet reisi olamaz

müslüman evladına veli olamaz

müslümanların hiçbir işinde velayeti caiz degildir

fukahalarımız rahimehumullah vela ve bera kitaplarında demişlerdir ki kafir müslüman hanımlara nikah işlerinde veli olamaz.

أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : " لا يرث المسلم الكافر، ولا الكافر المسلم". أخرجه البخاري ومسلم وغيرهما

efendimiz buyuruyorki musluman kafire kaifr muslumana varis olamaz - buhari muslim -

(يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلا يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَذَا ) (التوبة : الآية 28)

meali şerifi sudur : müşrikler necistir onlar mescidi haram ve civarına yaklaşmasınlar - tevbe 28 -

yani onlar harameyne sokulmazlar

onlara ölümünden sonra rahmet okunmaz ve duada edilmez

(وَلا تُصَلِّ عَلَى أَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ أَبَداً وَلا تَقُمْ عَلَى قَبْرِهِ إِنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَمَاتُوا وَهُمْ فَاسِقُونَ)

Ve onlardan biri ölürse asla namazını kılma ve kabirinin başına gidip durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulünü tanımadılar. Ve fasık olarak can verdiler. - tevbe 84 -

ayrıca cenaze namazlarıda kılınmaz. bir donem ' aşırı dinsiz ' bir hakim varmış bu yakın devirde. bana bir büyügüm anlatmıştı. bu adam ölmüş. hocalar demişlerki biz bunun namazını kılmayız. onu öyle bi gece gömüvermişler.

yani bize aşırı dinci diyorlar ama aşırı dinsizlerin durumu daha kötü. ölünce bile aşagalnıyorlar

(مَا كَانَ لِلنَّبِيِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ وَلَوْ كَانُوا أُولِي قُرْبَى مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحَابُ الْجَحِيم وَمَا كَانَ اسْتِغْفَارُ إِبْرَاهِيمَ لِأبِيهِ إِلاَّ عَنْ مَوْعِدَةٍ وَعَدَهَا إِيَّاهُ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُ أَنَّهُ عَدُوٌّ لِلَّهِ تَبَرَّأَ مِنْهُ إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَأَوَّاهٌ حَلِيمٌ) (التوبة : 113- 114)

Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik oldukları iyice belli olduktan sonra müşriklere istiğfar etmek yoktur.

İbrahim'in babası için istiğfar etmesi de sırf ona vermiş olduğu bir sözden dolayı idi. Böyle iken onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıklanınca o işten vazgeçti. Şüphesiz ki İbrahim, çok bağrı yanık, çok halim birisi idi.

gene onun müslüman bir hanım ile evlenmesi mümkün degildir

delilide şudur

(يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا جَاءَكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ اللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِهِنَّ فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ لا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنّ) (الممتحنة : الآية 10)

Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduğunu öğrenirseniz onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. Onların (kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O, hükmeder, Allah bilendir, hikmet sahibidir.

evet muhterem müslümanlar. elimiz döndügünce bu konuda size bişeyler yazmaya calıstık. arada bazı acıklamalar ve bastaki dibace kısmı şahsıma aittir ancak eser genel olarak muhammed bin salih el useymin - allah kendisini cennet ehlinin en şereflilerinden eylesin - e aittir. kitabının ismi hükmü tarikus salah

ve sallahu ala seyidina muhammed

Ahlak ve Ahlaksızlık Üzerine

Bismillahirrahmanirrahim kuranı kerimde ve efendimizin hadisi şeriflerinde selefi salihin in eserlerinde hep şunları okuyoruz : müslüman güzel ahlaklıdır insanlarla iyi geçinir küfür etmez kötü söz söylemez insanlara karşı rıfk ile muamele eder..

İnsanlar islama güzel ahlak ile davet edilir. Güzel ahlaklı bir alim bir davetçi görürse insanlar etkilenirler ve islama girerler. Ancak davet ettiğiniz şey nekadar güzel olursa olsun eğer siz ahlaksız iseniz kimse size gelmez

Lisanı hal lisanı kaal denilen şey işte budur. O yüzden davetçilerin hususen müslüman geçinen namaz kılan bizlerin ahlaken güzel olmamız lazım. Ki müslüman ahlaken güzeldir bu adamdan yanlış hareket çıkmaz denilmeli. Düşman dahi hayran olmalıdır ahlagımıza

İşte genel esasen her insanın ahlaklı olması lazım. Ve toplum içerisinde herkesin tahammul etmesi lazım birbirine. Otobüste, bir yerde kuyrukta sıra beklerken, yürürken, konuşurken, telefonda her yerde müslüman sakin vakur olmalı insanlara güzel konuşmalı tatlı dilli olmalıdır.

Biz görüyoruz mesela müslüman ailesini eziyor ailesinde ailesini zulmedip dövüyor sövüyor. Veya patron ise amir ise iş yerinde çalışanlarına karşı sert davranıyor emrediyor. Yani her yerde insanları ezmeye çalışıyor. Ancak içki satan bakkala karşı gülüyor. Bir kafir dahi olsa kendisinden zengin yada üst makam birisine saygı gösteriyor. Veya yolda yolakta ahlaksız vaziyette bulunan iki gen görse onları hiç ikaz etmek veya onlara karşı güç kullanmak aklından geçmiyor. Bundan korkuyor

Genel olarak şahsen müşahade ediyorum ki türk toplumu son birkaç senedir aşırı şekilde kendi ferdlerine karşı saygısız hareketler sergilemeye başladı. Saygsızı ve ahlaksız toplumları allah teala helak etmiştir. Tarihten ibret almamız lazım. Kuranı kerimde guzel ahlak ile alakalı ayetler doludur.

Mesela tasavvuf ehliyim diyor şahıs ancak kimseye eyvallahı yok. Sövüyor sayıyor. Yahu tasavvuf evela güzel ahlaklı olmaktır. Veya ben ehli beyt hadimiyim diyor ama ehli beyt ahlagı kendisinde mevcud degil. Yahut ben sünniyim diyor ama sünnette varmı bir insanın küfür etmesi kaşlarını çatarak gezmesi?

Belki kafalara bazı sorular gelebilir çevremizde inançsız veya fasık insanlar var namaz kılmayanlar var biz onlar böyle diye onlara kötü davranıyoruz bu caizdir diyebilir bazı kişiler. Ancak bu sakat bir fikirdir. Siz namaz kılmıyorsa o insana ahlakınızla örnek olursanız o sizi vaakur birisi olarak görürse islama döner. Evet kuranda kafirleri öldürün cihad edin var. Ancak bu kin savaş meydanında gösterilmelidir. Savaşa hiç yanaşan yok. Ancak sulh zamanı kafirlere ahlaksızca davranın onlara küfür edin ezin tahammülsüz olun gibi bir emiri ben kur’an ve hadiste göremedim. Gören varsa bana bildirsin

Vel hasılı müslüman ahlaken güzel olmalıdır. Cömert olmalıdır. Tahammüllü sabırlı olmalıdır. Hemen sövmemeli eline beline diline hakim olmalıdır. Çünki siz birisine sinirlenip küfür edersiniz, adam silahlı olur çeker sizi sinirlenip öldürür. O yüzden ne güzel söylemiş söyleyen
Söz ola kese savaşı   söz ola kestire başı !

O halde herkesin islam ahlakı ile ahlaklanması lazım. Davette olsun insanlar arasında yaşamak olsun sevilmek olsun hepsi güzel ahlaga baglıdır. Bu konuda çok konuşulmuştur cidden. Hoca efendiler camilerde, şeyhler tekkelerde , kitaplarda müellifler gerçekten türkiyede bu konuda habire halka güzel ahlaklı olun denmiştir ancak herkesi bir hırçınlık sarmıştır. O halde insanların kendine dönmesi şeytan vesveselerini unutması lazım
Ve sallahu ala seyidina muhammed

Müslümana Rehber

euzubillahimineşşeydanirracim bismillahirrahmanirrahim elhamdulillahi rabbil alemin vessalat vesselam ala resulina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain ve men ittebehum bi ihsan ila yevmiddin emma baad

ey bu satırları okuyan allahın yarattığı şerefli mahluk insan.. eğer cennete gitmek istiyorsan mutlak suretle cenneti yaşarken - miraca çıktığında- görmüş olan ve cenneti yaratanın hak habercisi olan hazreti muhammed mustafanın yoluna uymak durumundasın. eğer onun yolundan ve onun belirttiklerinden bir karış saparsan cehenneme düşersin

o hak resul sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor : yahudiler yetmiş bir fırkaya ayrıldılar bir fırkaları hariç hepsi cehennemdedir nasraniler yetmiş iki fırkaya ayrıldılar bir fırkaları hariç hepsi cehennemdedir. ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak bir tanesi hariç geri kalan hepsi cehennemdedir. o ateşten fırka kimdir denildiginde benim ve ashabımın yolu üzere olanlardır buyuruyor.

evela bu hadisi şerife göre daha dünyada iken müslümanların tek bir fırka oldukları zaman müslümanların arasına ihtilaf girmediği dönemlerde ileriye yüzlerce yüzyıl ilerisine ve bizi ilgilendiren kısmı olan yaşadığımız şu 1430 senesine bakarak ümmetinin ihtilafa düşeceğini ümmetin sapıklık içerisinde olacağını söylemesi bir mucizedir. ve hadisin peygamberin ağazından çıktığınada delildir.

saniyen resulullahın sünnetine ve ashabın yoluna uyanların da olacağını bildirmeside bir başka mucizedir.

salisen anlayacağımız şudur : efendimiz bizi ikaz ediyor. dininizde yahudileşmeyin ve nasranileşmeyin dinde onların yaptığı bidatları yapmayın. ve benim yolum üzere olun hadislerime uyun sahabelerimden gelen eserlere ittiba edin yoksa cehennemdesiniz.

şimdi bu satırı okuyan kişi kendisine özellikle itikadına yani islamı ve dünyayı anlayış şekline bakmalı. kuranı kerime ve hadisi şeriflere ve sahabelere nekadar uyuyor bu akide?

sonrada islamı yaşayışına bakmalı amellerine ibadetlerine bakmalı haramlara nekadar giriyor nekadar sevap işliyor. hangi ibadetleri yapiyor hangisini yapmıyor.

günümüz insanının önünde islami manada dini yaşayış ve anlayış açısından 73 tane yol var bunların isimleri tarikat cemaat hizip parti teşkilat müessese vakıf dernek hareket isminde olabilir. ismi olmayabilir bile. ancak sayıları 73 tür. ve bu yollardan 72 sinin özürü vardır kusurlarıda şudur : sünnete ve sahabe kavline uymazlar..

tabiki en başta peygambere indirilen kuranı kerimede uymazlar belki kurana sunnete sahabe eserine uyar görünürler ancak yahudi gibi onu tahrif ederler

mesela yahudinin kitabında hırsızlık haramdır yazıyor. ancak yahudi bunu talmudda şöyle tevil ediyor: hırsızlık haramdır ama yahudinin malını çalarsan haram. yahudi olmayanın malını çalarsan caizdir sevaptır hatta ibadettir diyor.

veya faiz haramdır diyor ancak yahudi arasında faiz alıp vermek haramdır yahudi olmayan faiz ver al diye yazıyor.

işte allahın kelimeleri olan özünde allahdan inme olan tevratı değiştirip tahrif edip çoğunu yok edip kalanlarıda bu şekilde tahrif ederek kendince çarpık bir din anlayışı oluşturan yahudi gibi günümüzdede kuranı kerim ayetlerini kafasına göre anlayan hadislerden istedigini alıp istemedigini almayan insanlar var. işte bunlar yahudileşen insanlardır.

hicab ayetlerini okuyor diyorki bu hitap peygamberin eşlerinedir allah onlara kapanın diyor bizim kızlarımıza demiyor, diyor. veya bunlar arap adetidir diyor. veya bu örtünme tavsiye edilmiştir ancak mecburi değildir isteyen örtünür diyor. veya takvalılar örtünür ama açıklarda kafir değildir diyor. veya bu çağda bunlar olurmu canım diyor yani bir şekilde aklı kullanarak allahın kelimesini kendini kandırarak geçersiz kılıyor. işte bu aklın yahudi aklından ne farkı var?

kuranı kerim naslarını bu şekilde tahrif edenleri anlamak kuranı ve hadisi bilenlere çok kolaydır. '' arife tarif gerekmez '' atasözümüz çok manidardır. yani,  arif bilici bilen kişi herşeyi anlar bunun içinde evela kuranı kerimi ve hadisi şerifleri ümmetin ilklerinin eserlerini kitaplarını fikirlerini bilmek icab ediyor. bugün zaten sapanların çoğu cehaletten sapıyor. kuranı hadisi ve eski kitapları bilmiyorlar haberleri yok bilsede ya tevilci oluyor yada bazı şeyleri inkar ediyor. mesela kitaptaki kıtal ayetlerini okurken onları yokmuş gibi görüyor. tıpkı yahudinin peygamberimiz zamanındaki tevrattaki recim ayetine elini basarak onu okumaması gibi. kuranı kerimdeki kıtal ayetlerini cihad ayetlerini yokmuş gibi düşünüyor. bunlar aslında yok diyor. amel etmiyor onlarla umurumda değil diyor. ya te'vil ediyor bunlar ozamanlar için geçerli imiş artık hükmü yok diyor veya kitabın bazısına inanıp bazısına inanmıyor. namaza inanıyor oruca inanıyor çünkü bunları yapınca çevresinde dindar olarak bilinmesi hoşuna gidiyor bundan rant elde ediyor. ancak iş savaşa geldimi bu ayetlere inanmıyor. işte yahudi kafası

müslümanlar çok parçalara bölündüler. emeviler zamanında ispanyadan çine anadoludan güney afrikaya kadar olan muhitin tamamı tek bir devlet idi tek bir halifeye bağlı idiler. ancak iranın içeriden rumun dışarıdan tazyikleri neticesinde bu tarihin gördüğü en büyük devlet kısa süre içerisinde yıkıldı.

ve müslümanlar devletlere ırklara kabilelere bölündüler. her bir ülke içerisinde cemaatler tarikatler hizipler mezhebler türedi. hepsi birbirine düşman oldular. birbirleri ile uğraştılar. neticede Allah tealanın sözlerini ve emirlerini yapmaz hale geldiler.

ya allahın ayetlerini tevil ettiler yada tembelliğe vurdular işi veya bölünüp parçalandıkları için güçleri yok olmuştu tıpkı ayette allah tealanın buyurduğu gibi :

إِنَّ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا لَسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ إِنَّمَا أَمْرُهُمْ إِلَى اللَّهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْعَلُونَ

Dinlerini parça parça edip ayrı ayrı gruplara ayrılanlarla senin hiçbir alakan yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Sonra O, kendilerine ne yaptıklarını haber verir. - enam 159 -

ferrekuu yani çokça fırkalara ayrıldılar. fırka parça hizip birbirine muhalif ayrı yoldan giden her türlü din görüşü.ferrekuu dinehum dinlerinde ayrılıyorlar. ve kanu şiiyyen yani onlar şiileşirler. ilginçtir burada şiayada bir atıf var onunda sapık oldugu ayet ile ortaya çıkmış oluyor

şia aslında taraftar demek. bu ayete göre bu dinlerinde ihtilafa düşenler her biri kendince birşeyin taraftarı olacak. neyin peki? fikirlerin yani bunlar itikadi fırkalar inanç fırkaları.

bugün iskender ali mihr sapığı ile fethullah gülen sapığını takip edenlerin arasındaki tek fark itikad yani düşüncedir. yoksa namazı orucu inkar edenler hariç neredeyse günümüzdeki tüm fırkalar aynı şekilde ibadetlerini yapıyorlar. ancak fark itikaddadır. gerçi ikiside yahudi nasranileri cennetlik biliyorlar ikiside amerikada yaşıyorlar ama kendi içlerinde farkları var ikiside birbirinden daha sapık yok olmaya mahkum fikir kuşları

islamda ilk olan şey zaten inançtır. bir insanın evela inancı sağlam olmalıdır ondan sonra amellerinin muteberliği gelir. evel iman sonra amel. tabiki hem amel olacak hem iman her biri yek digerisiz kanatsız kuş gibi olur.

aynı peygamberimiz gibi. hem inancı vardı hemde o inanç uğurunda mücadele etti ibadet yaptı

işte mezkur hadisi şerifte beyan buyurulduğu gibi ki insanlar fırkalara ayrıldılar. hepsi cehennemde sadece kurana sunnete ve sahabe kavline uyanlar cennette. ve dünyayı ahireti kuranı ibadetleri inançları din adına her türlü dünya adına her türlü düşünceyi resul ve sahabe gibi düşünmek işte emredilen bu. sahabe infak ayetlerini okuduğu zaman infak ediyordu.. bende etmeliyim tabiin evlenmenin faziletine dair hadisleri görünce çok hanımla evleniyordu genç yaşta evleniyordu.. bende evlenmeliyim.. kuranda hilafet yazıyor hilafet için çalışmalıyım.. vesaire kuranın emrettiği gibi düşünmek işte maksud bu

şimdi günümüzdeki fırkaları itikadları inceleyeceğiz kim cennetlik kim cehennemlik bakacağız. ona göre bir fırkaya tabi olacağız. gerçi bizim burada sizi yönlendirmek istediğimiz şey onlar sapık biz hak yoldayız onların şeyhini bırakın bizim şeyhimize gelin demek değil.- şeyhimizde yok ayrı mesele- bizim kastımız bu kurana ve sünnete uymayan fırkaları bilin nerelerde hata ettiklerini bilin hatalı görüşlerini bilin ve o görüşlere sahip olmayın ve o görüşte olan kişilerden dininizi öğrenmeyin onları hak bilmeyindir

dediğimiz gibi herkez namaz kılıyor oruc tutuyor hacca gidiyor zikir ediyorlar dua ediyorlar islamiyete uygun giyinip öyle yaşıyorlar.

ancak akılları düşünceleri farklı. kuran hakkında ayetler hakkında allahın emrettiği gibi düşünmüyorlar. ve allahın emrettiğini yapmıyorlar.

hadisi şerifler hakkında yanlış itikad içerisindeler ve hadisi şeriflerde denilenleri yapmıyorlar onları hayat rehberi olarak tanımıyorlar.

mesela sahihi muslimde efendimizin mekke fethi gününde siyah sarık giydiği yazılı. ebu davudda hadisler mevcud sakalın faziletine dair. ancak ben ehli sünnetim hadisçiyim diyip tercüme hadis kitapları okuyan şahıslar '' canım bunlar arap adeti imiş artık gerek yok bunlara '' diyebiliyorlar. işte bunlar yarın birgün '' ya aslında islamda arap dinidir biz türküz uymamıza gerek yok '' diyecekler. çünkü bunlar gördüklerini okuduklarını anlamayan inkarcı kişiler. hadisleri kafalarına göre anlayan ama hadisçiyim diyen kişiler. hadislerde emredilen dua zikir gibi herkezin yapabileceği işleri yaparlar. ancak iş elden para çıkartıp infak etmeye gelince cepheye gidip savaşmaya gelince sakal sarık cübbe gibi bu arkadaşların kız arkadaş edinmelerine mani olacak hadislere gelince bunlar oralarda hadisleri görmezden gelip gözlerini kaparlar ve sarık giy sakal uzat diyenlerede gavur muamelesi sapık muamelesi yaparlar. işte bunların hepsi cehaletten ve hevaya uymaktan kaynaklanıyor. allah sapıkları bilip onların sapıklıgından ibaret alıp onlara uymamayı bizlere nasib etsin.çünkü ülkemizde okadar çok sapık varki ibret gözü ile bakanın gözü bile bozulabilir

o halde bize şahsen münferiden düşecek olan şey şudur :

efdal olan ilmi bir arapça öğrenerek kuranı kerimi arapçasından okumak anlamak tefsirlerini okumak hadisi şerifleri ümmetin selefinin kitaplarını ve günümüz alimlerinin eserlerini okumak. usul ilimlerini fehm etmek.. işte bu en güzel yoldur

eğer bunları yapamıyorsak meallerden tercümelerden veya bilen kişilerden istifade ederek kuranı sünneti tanımaya çalışmaktır.

elimize bu kuran ve sünnet ölçüsünü aldığımız zaman cumhuru fukahanın her asırdaki müslüman alimlerin fikirlerini bildiğimiz zaman elimizde delillerimiz varken bunlar bir kumpas denilen ölçü aletine benzer. bu aleti biz fikirlerin insanların ve hiziplerin üzerine tutarız. eğer o fırka bu kuran ve sünnet mikyasına uymuyorsa o hizibin peşinden gitmeyiz
o şeyhi taklid etmeyiz
o hocanın kitaplarını okumayız
o düşünceyi benimsemeyiz

işte hem hakkı bildik ve hemde batılı. batılı bildik ondan içtinab etmek için. hakkı bildik ona ittiba etmek için.

işte artık müslümana düşen tek vazife şudur : ehli sünnet vel cemaat imamları gibi iman etmek ve bu imanın gerektirdiği şekilde kuran emirlerini hadis emirlerini yapmak ve ibadetlerini yapmak.
yani akaid kitaplarını çok okumak onlarda yazdıgı gibi inanmak kuran emirlerine o pencereden bakmak ve ibadetlerini allahın emirlerini yapmak ve yasaklarından kaçmak. tabiki dinimizi sadece ve sadece bir ibadet ve tapınma olarak algılamayacağız - laiklerin bizi düşürmek istedikleri tuzak budur - dinimizi fıkıh kitaplarındaki bablar gibi anlayacağız geniş olarak ele alacağız

her kim kuranı kerim hadisi şerifler ve ehli sünnetin ilk imamları gibi itikad eder ve bu inancın gerektirdiği şekilde amel eder ise ve bu esaslar üzere dünyadan ayrılır ise o insan üzerine düşen vazifeyi eda etmiş olur.

bu insan sahih iman ve salih amel ile öldüğü için allah teala onu cennete koyacaktır. çünkü allahın bu verdiği bir sözdür. bir ayet ve bir hadisi şerif ile bunu nakledelim.

el ayet :

أَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوَى نُزُلاً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

iman edip salih ameller işleyenlere yaptıklarının karşılığı olarak me'va cennetleri vardır- secde 19 -

hadisi şerif :

وعن معاذ بن جبل رضي الله عنه قال: كنت رديف النبي
 صلى الله عليه وسلم على حمار فقال لي: "يا معاذ أتدري ما حق الله على العباد، وما حق العباد على الله؟" فقلت: الله ورسوله أعلم. قال: "حق الله على العباد أن يعبدوه ولا يشركوا به شيئاً، وحق العباد على الله أن لا يعذب من لا يشرك به شيئاً" فقلت: يا رسول الله أفلا أبشر الناس؟ قال: "لا تبشرهم فيتكلوا" أخرجاه في الصحيحين.

muaz bin cebel radiyallahu anh den sahihayen de : resulullah sallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik bana dediki ya muaz allahın kulları üzerindeki hakkı nedir, kulların allah üzerindeki HAKKI nedir. allah ve resulu bilir dedim. efendimiz devamla şöyle diyorlar : allahın kulları üzerindeki hakkı : ona ibadet etmeleri ve hiçbirşeyi ona şirk koşmamaları kulların ise allah üzerindeki hakları allaha şirk koşmayanlara azab etmemesidir...

işte bukadar müslüman kardeşim. allah vaadinden dönermi? elbette dönmez. ayetten anlayacağımız şudur : iman edip salih ameller işlersek cennete gireriz

hadisi şeriftende anlayacağımız şudur allaha şirk koşmayalım allaha ibadet edelim

bu ayet ve hadis birbirini tamamlıyor. elimizde 4 esas var
iman
şirk koşmamak
salih ameller
ibadet

allaha iman ve şirk koşmamak bunları akaid kitaplarında alimler çok güzel izah etmişlerdir.

salih amel ve ibadetler ise fıkıh ve ilmihal kitaplarında mevcuddur. veya genel olarak kuranı kerimde ve hadisi şeriflerde emir olarak yapın denilen şeyleri yaparsak yapmayın denen şeyleri yapmazsak allaha ibadet etmiş oluruz

allahın yap dedigini yap yapma dedigini yapma işte bukadar

allahın dini kolaydır diyen imam malik hazretleri işte bu ayetten ilham alıyordu.imanda salih amelde kulun ihtiyarı ve kesbidir. insan isterse bunları yapmaya muktedirdir. ne şeytan insanı küfre zorlayabilir facir amellere zorlayabilir nede allah kulunu zorla cebren kafir ve facir yapar

yani insan istedigi zaman imanda eder salih amelleride işler bu insanın elindedir.

evet sevgili kardeşim gördüğün gibi insanların 73 te 1 i cennete gidiyor. demekki çoğunluk cennete gidemiyor. zaten ayetlerde var bu konuda mealen : çokları iman etmez.. çokları fasıktırlar.. gibi

işte ben sana hak yola bir mukaddime olarak bunları yazdım inşallah yol gösterici olur. elbette din adına söylenecek söz çoktur. ancak dinin özü şu 2 kelimede toplanmıştır : if'al - la tef'al yap - yapma..
şu ameli yap şunu yapma
bu sevap bu haram
bu şekilde düşünme bu şekilde düşün
çünkü düşüncelerde insanın hayatını belirliyor. mesela islamda cihadın olmadığını adam öldürmenin olmadığını itikad eden nurcu zihniyetli birisi bugün ırakta yaşasa acaba durumu ne olurdu. dinin savaşmayın dediğini sanıyor

işte buyüzden düşünce mühim.

demekki akaid kitaplarını okuyacağız doğru inanacağız ve o inancın bizi yonlendirdiği şekilde amel edeceğiz rabbimize şükredeceğiz daima yardım isteyeceğiz dinimizi yayacağız ve onun için mücadele edeceğiz

vesselamun aleykum

fi sene - 9 safer 1430