7 Temmuz 2012 Cumartesi

Anıtkabir Yıkılsın Fetvası

bismillahirrahmanirrahim ‎بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم  

liderimiz sayın recep tayyip erdoğan sayesinde yurdun dört biryanındaki laik cumhuriyetin okulları dönüştürülerek imam hatipleştiriliyor. artık yeni türkiyenin adımları hızlanıyor. sıra geldi kuran harflerimizi değiştiren ataput'un evini yıkıp en büyük camii'yi yerine inşaa etmeye. din kardeşlerim şu hadisin gereği yapılmalı artık;

hz. ali (ra) der ki:
abdullah muvahhid
"rasûlullah'ın beni gönderdiği bir iş için seni gönderiyorum. yerden yüksek ne kadar kabir varsa yık ve ne kadar heykel varsa yerle bir et." (müslim, cenâiz 93)

Yahudiler ve Chplilerin en çok korktuğu hadis-i şerif

Geçmişte yahudilerin en çok korktuğu hadis-i şerif ten, günümüzde atatürkçü chplilerin korkmasına ne demeli? bu hadisten neden müslüman korkmaz da atatürk ve onun takipçileri chpliler korkar?

peki laikçi chplilerin en çok korktuğu hadis-i şerif hangisidir? Allah'ın kemalist laikçi chplilerin başına neler açacağını, hadisi şerifte geçen gargad ağacının günümüz yansıması anıtkabir, Müslümanları ise nelerin beklediğini şöyle açıklayabiliriz.

“Müslümanlarla laikçi chpliler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Laikçi chpli taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç chpliyi kovalayan kimseye, 'Ey müslüman! Arkamda bir laikçi chpli var, gel onu öldür!' diyecek.

yani bahsi geçen hadis-i şerif Sahih-i Müslim’de; “Öyle ki kemalist chpliler taşların ve ağaçların arkasına saklanacak ama ağaç ve taş dile gelerek ‘Ya Müslim! Ey Allah (cc) kulu! Gel, bak benim arkamda kemalist chpliler var, buraya gizlendi, benim arkamda, gel onu cezalandır diyecek. Sadece ‘anıtkabir’ putu bunu söylemeyecek; çünkü o put haçlı yunan eseridir.” buyuruluyor (Kitab-ul Fiten H 2239)

Caiz Olan Eğlenceler ve Caiz Olmayanlar

Bismillah vessalat vesselam ala resulillah;

Dinimiz allah teala tarafından vaz’ edilmiştir.Kulların hepsinin bu dinin hükümlerine uymaları kendi selametleri için şarttır. İslamın bir kısmını kabul edip bir kısmına uymamak bir ibadeti yapmamak veya bir haramı kasten işlemek fasıklıktır ve allah tealaya isyan bayrağı açmaktır

İslamiyette eğlence şakalaşma ve latifeler vardır. Ancak bunların ölçüsünü allah ve resulu koymuştur. Mesela kumar, tavla satranç bir eglencedir ancak bunlar haramdır ve haramlıkları nas ile sabittir. İbni abidin fetvasında ve fetavayı hindiyede bu oyunların haram olduğu yazılıdır.

Efendimiz sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur :

1- Satranç ve tavla oynayan, ellerini domuz kanına bulaştırmış gibi olur. – muslim –

İşte bunun içerisine dama okey kağıt oyunlarıda girer bunların hepsini oynamak haramdır

2- Müslümanın her oyunu batıldır. Ancak üç oyun müstesna ailesi ile eğlenmesi atını yetiştirmesi ve ok atması – müsnedi ahmed –

3- Beni ademin her oyunu batıldır üçü müstesnadır okunu yayından atması atını yetiştirmesi ve ehli ile eğlenmesi. Zira bunlarla eğlenmesi haktır – müsnedi ahmed –

4- Çocuklarınıza yüzücülük binicilik ve atıcılık öğretiniz iki hedef arasında gizlenmeyide emrediniz – bostanul arifin –

Görüldüğü gibi islamiyet üç oyuna cevaz vermiş diğerlerini inkar etmiştir. Bunlarda müslümanın ehli ailesi ile oturması eğlenmesi şakalaşmasıdır. Bu kalbe ve ruha faydalıdır ve sevgiyi artırarak aile bağlarını güçlendirir.

Ha keza ok atmak gibi silah atış talimleri ve silah kullanma eğitim ve sporlarıda caizdir

Ve at binmek savaş aletlerini kullanmak ve talimini yapmakta bir spordur

Ayrıca tiyatro yapmak, tiyatroya gitmek, bale, opera gibi batı kültürüne entegre olmak dinen caiz değildr

Futbola gelince :

O islamın caiz gördüğü oyunlardan degildir. Müslümanın her oyunu haramdır hükmüne girer

Bu oyun insanların saatini boşa harcamakta çalışma ilim ve irfan için sarf edilecek vakitleri zayi etmektedir. Ayrıca koşan spor yapmaktadır yorulmaktadır ancak izleyen serkeşlik yapmaktadır

Ayrıca bu oyunlardan sonra kavgalar olmakta insanlar birbirini dövmekte ve öldürmekte havaya silah atılmakta küçük çocuklar ölmektedir

Halkın trilyonları bu batıl spora akmaktadır

Bu sporu ilkkez romalılar oynamıştır ve çıplak olarak oynarlardı. Bugün de islami avrete riayet etmeyen şortlar ile oynanamaktadır. Urfa stadyumu 120 trilyona mal olmuştur. 120 trilyona acaba kaç tane fabrika açılırdı kaç insan işsizlikten kurtulurdu ve türkiyede kaç tane stadyum var? Giden parayı hesab ediniz

Gelişmiş ülkeler ve tağutlar halkı futbol basketbol gibi uydurma oyunlar ile kandırmakta ve afyonlamaktadır. Bakınız ispanyada senelerce hüküm süren franko faşist ve zalim iktidarının sebebini şöyle açıklıyor :

Futbol – fuhuş ve piyango olmasaydı ben kırk yıl nasıl idarecilik yapardım?

Evet müslümanlar bunlardan ibret almalıdır. Ve aklı selimin yoluna gelmelidirler kendilerine faydalı işlere girmeli fuzuli işleri bırakmalıdırlar. Ve halkın katrilyonlarını bu batıl işe harcayan sistemlerin ne olduğu hakkında fikir yürütmelidirler

Ve ahirid davaena en elhamdulillahi rabbil alemin

Müzik Dinlemenin Hükmü

Muzik aletlerini çalmanın ve dinlemenin haram olduguna dair merhum suud müftüsü faziletiş şeyh abdulhamid el eserinin guraba yayınlarından cıkan muzik isimli cep kitabından alınmıstır

İnsanlardan öyleleri var ki, herhangi bir ilmi delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş sözü (“lehve’l-hadîs”i) satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır (Lokman, 6)

Abdulah b. Mesud Radıyallahu Anh’a, “lehve’l hadis”in ne olduğu sorulduğunda, “Allah’a andolsun ki, bu çalgıdır’ diye cevap verdi ve bunu üç kere tekrarladı. Sahabenin önde gelenlerinden İbni Abbas, İbni Ömer ve Cabir b. Abdullah Radıyallahu Anhum da “lehve’1-hadîs”in şarkı olduğunu söylemişlerdir. (İbn Kesir, Taberi)

Tefsir usûlünde, Sahâbi sözü ve icma ettikleri takdirde Tâbiin sözünün de delil kabul edildiği bilinen bir kuraldır. Bu ayetle ilgili olarak da Sahâbe ve Tâbiin’in tamamı, aksi hiçbir görüş olmaksızın “lehve’l-hadîs”i müzik olarak tefsir etmiştir.

Allah, (Şeytana “defol) git” dedi. Onlardan kim sana uyarsa, iyi bilin ki, Cehennem hepinizin cezasıdır. Mükemmel ve tam bir cezai Onlardan gücünün yettiği kimseleri sesinle (davetinle) yerinden oynat (şaşırt): Süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ, mallarına ve evlatlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. (Onları oyala dur.) Şeytan insanları aldatmadan başka bir vaadde bulunmaz. Şurası muhakkak ki, benim (ihlaslı) kullarım üzerinde senin hiçbir ağırlığın (hakimiyetin) olmayacaktır. (Onları) koruyucu olarak Rabb’in yeter  (isra-63/65)

Tabiin’den olan müfessirlerin imamı Mücahid Rahmetullahi Aleyh, bu ayetteki “sesinle’ (“bi-savtike’) ifadesiyle ilgili olarak; “bu; şarkı, müzik, çalgı aletleri, boş ve batıl sözlerdir” demiştir. Dahhâk b. Mezâhim de, “çalgı aletlerinin sesidir” demiştir. (Kurtubi 10/288)

Şimdi siz bu söze -Kur-’ân’ a- mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz habersizce eğleniyorsunuz? (Necm- 59/61)

İbni Abbâs Radıyallahu Anhüms ayetteki “eğleniyorsunuz” ifadesinin şarkı olduğunu söylemiştir. Zira Yemen lehçesinde, bizi eğlendir (Esmid lenâ) denildiğinde, bize şarkı söyle (“ğanni lena) anlamı kastedilir. Mücâhid Rahmetullahi Aleyh de buradaki ifadenin anlamının, şarkı olduğunu söylemiştir. Aynı şekilde Yemenliler, falan eğlendi (“semede fülân) dedikleri zaman, (“ğanne fülân) falanın şarkı söylediğini anlatmak isterler. (İğasetü’l-Lehfan.1/258)

“Yemin ederim ki, ümmetimden bir topluluk gelecek; zinayı, içkiyi, ipek elbiseyi ve çalgı aletlerini helal sayacaktır.” (Buhari)

“Rabbim Azze ve celle bana içkiyi, kumarı, “kûbe”yi ve şarkı söyleyen kadınları haram kıldı.” (Sahih, İmam Ahmed, 1/274)

“Kûbe”: -Maalesef onsuz neredeyse hiçbir teğanninin olmadığı- darbukadır.

“Bu ümmet içerisinde zillet, zulüm ve çöküntü olacak”. Müslümanlardan biri, “bunlar ne zaman olacak” diye sordu. Rasûlullah (S.A.V.) “içki içilip, kadın oynatıldığı, çalgı aletleriyle şarkı söylenip eğlenildiği zaman diye cevap verdi.” (Tirmizi)

“Ümmetimden bazı insanlar, içkiye başka isimler vererek içerler. Şarkıcı kadınlar ve çalgı aletleriyle başlan iner kalkar. Allah, onları yerin dibine batırır da domuzlar ve maymunlar kılar.” (İbni Mace)

“İki ses mel’undur. -Bunlar- nimet anında çalgı sesi, musibet anında vahlama sesidir.-” (Silsületü ehâdisi’s-sahiha”, 427)

“Ümmetimden bir kısım insanlar aşağılanacak, zillete düşüp zulme uğrayacaklardır”. Sahabeler sordu: “Yâ Rasulallah! Bunlar, Lâ ilâhe İllallah şehâdetinde bulunacaklar mı?” Efendimiz (S.A.V.) şöyle cevap verdi, “Evet, ama, o zaman içki içilecek, çalgı aletleri çalınacak, ipek elbiseler giyilecek”. (Hasen, İbni Ebi Şeybe, 5/164)

“Rasûlullah (S.A.V.) çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı.” (sahih, El-Beğavi;”şeru’s-sünne”8/22)

İbni Ömer Radıyallahu Anh’ın kölesi Nâfi anlatıyor: İbni Ömer’in peşinden gidiyordum. Kaval çalmakta olan bir çobana rastladık. İbni Ömer hemen ellerini kulaklarına tıkayarak yürümesini hızlandırdı ve bana “Ey Nâfi! Bir şey duyuyor musun?” dedi. Ben de, hayır dedim. Bunun üzerine ellerini kulaklarından çekerek şöyle dedi: “Bir gün Rasulullah (S.A.V.) ile beraberdim. O da bunun gibi bir şey işitince böyle yapmıştı.” (Ebu Davud) Müfessir Kurtubi Rahmetullahi Aleyh, İbni Ömer’den bu rivayeti naklettikten sonra şöyle diyor: “Böyle bir ses karşısında bile onlar bu tür bir tavır takınıyorlarsa, çağımız şarkı ve çalgı aletleri karşısında durum ne olur?! ..”

Rasûlullah (S.A.V.) “Zil Şeytanın çalgısıdır” demiştir.(Müslim). Bir başka rivayet de, “Köpek ve zilin bulunduğu yere melekler girmez” şeklindedir. (Müslim)

“İnsanoğluna zina yapmasından dolayı günahı yazılır. Bunun cezasını her nasılsa çekecektir. Gözün zinası (harama) bakma, kulağın zinası (haram ve müstehcen olan şeyleri) dinlemektir.” (Müslim)

Ebu Bekir Sıddık Radıyallahu Anh, iki küçük cariyenin tef çalıp şarkı söylediklerini gördü ve onları azarlayarak “Rasulullah’ın yanında şeytanın çalgısını mı çalıyorsunuz?” dedi. Rasulullah (S.A.V.)’de bunu ikrar etti. (Buhari)

Sürekli Allah’ın zikriyle meşgul olan Osman Radıyallahu Anh, Allah’ın kendisine bir lütfu olarak hiçbir zaman bu masiyete bulaşmamıştır. Şöyle demektedir: “Ne şarkı söyledim, ne de boş hayallere daldım (bu iki masiyetten uzak kaldım).” (İbni Ebi Asım, 2/595)

İbni Ömer Radıyallahu Anhumâ ihramlı bir topluluğa uğradığında, içlerinden biri şarkı söylüyordu. Ona: “Allah senin ibâdetini kabul etmesin emi, Allah seni işitmesin emi!” dedi. (İbni Ebi’d-Dünya, ‘Zemmü’l-Melahi”)

İbni Mes’ud Radıyallahu Anh, “şarkı, kalpte nifak bitirir” demiştir.

Enes bin Malik Radıyallahu Anh, “en pis kazanç, şarkı ve çalgı aletleriyle kazanılandır” dedi. (İbni Ebi’d-Dünya ‘Zemmü’l-Melahi’)

İbni Abbas Radıyallahu Anh, “tef haramdır, çalgı aletleri haramdır, kûbe (yukarıda geçti) ve ney de haramdır” dedi. (Beyhaki. 10/222)

A’işe Radıyallahu Anhâ validemiz, bir ziyarette bulunuyordu ki evde başını sallayarak şarkı söyleyen bir adam gördü ve ona, “Yazıklar olsun sanâ. Bu şeytandır, bunu çıkarın dışarı” dedi, o da çıkartıldı. (Buhari, “Edebü’l-müfred”)

Ömer b. Abdülaziz şarkı hakkında; “başlangıcı şeytandan, sonu da Allah’ın gazabıdır” demiştir. (sireti Ömer de İmam Acûri rivayet etmiştir.)

Vâki’ b. el-Cerrâh, “İbni Ömer’in yaptığı gibi çalgı aletlerini alın ve onu sahibinin başında kırın’ dedi (Hilal, 126)

Fudayl b. İyâd Rahmetullahi Aleyn, “müzik ve şarkı, zinanın teşvikçisidir’ dedi. (İbni Ebi’d-Dünya)

İmam Ebu Hanife Radıyallahu anh, şarkı ve müziğin haram olduğunu oldukça sert bir şekilde savunuyor ve onu dinlemeyi günah sayıyordu. (İbni’lCevzi, “Teblisu’l-İblis’)

İmam Mâlik Radıyallahu anh’a şarkıdan soruldu. O da “bizim oralarda bu işi günah içinde yüzenler (fasıklar) yapar” dedi. (İbni Ebi’d-Dünya, “Zemmü’l-Melâhi”)

İmam Şâfi Radıyallahu anh, “Şarkı batıla benzeyen, insanı oyalayan boş ve çirkin bir sözdür. Kim onu çok dinlerse sefihtir (beyinsizdir) ve şehadeti kabul edilmez. Şarkı çirkin ve haramdır. Nitekim Allahu Telâla ×Allah küfrü, fıskı ve isyanı size kötü göstermiştirØ (Hücurat, 7) buyurmaktadır. İmam Şâfi sözüne şöyle devam etmiştir: “Irak’ta şarkı -tağbîr- denilen bir şey terk ettim ki, onu insanları Kur-’ân’dan uzaklaştırmak için zındıklar keşfetmiştir.”

İmam Ahmed Radıyallahu anh, “Kâval, ney, zurna, tanbur, saz, kemençe ve benzerleri haramdır” dedi.

İmam Şâbi Rahmetullahi Aleyh, “şarkı söyleyen de, dinleyen de mel’undur” demiştir. (ibni Ebi’d-Dünya)

Dahhâk Rahmetullahi Aleyh, “şarkı kalbi öldürür, Rabb’i öfkelendirir” demiştir. (İbni Ebi’d-Dünya)

Şeyhu’l-İslâm Ebu Abbâs İbn-i Teymiye Rahmetullahi Aleyh, “şarkı ve müzik, insanda şeytani duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biri ve müşriklerin âdetlerindendir” demiştir. (Mecmuu’l Fetâva, 11/295)

İmamı Kurtubi Rahmetullahi Aleyh, “şarkı, Kitap ve Sünnetle yasaklanmıştır” demektedir.

İbn-i Salâh Rahmetullahi Aleyh de, “şarkı ve müzik aletlerinin haram olduğu konusunda icmâ vardır” demiştir

Namazı Terk Etmenin Hükmü

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَـنِ الرَّحِيمِ

الحمد لله نحمده ونستعينه، ونستغفره ونتوب إليه ، ونعوذ بالله من شرور أنفسنا، ومن سيئات أعمالنا ، من يهده الله فلا مضل له ، ومن يضلل فلا هادي له، وأشهد أن لا إله إلا الله وحده لا شريك له ، وأشهد أن محمداً عبده ورسوله صلى الله عليه وعلى آله أصحابه ومن تبعهم بإحسان إلى يوم الدين .
أما بعد :

günümüzde pekcok müslüman ülkelerde 5 vakit namazı terk etmekteler. 3 ay 5 ay bırakan var hatta mutlak suretle bırakan yada hiç başlamadıgı halde kılmayanlar var

bu insanlara namaz kılmayanın hazin sonunu ve islam fıkhındaki hukmunu ve işledikleri gunahı hatırlatmak ve müslümanlarada kim kafir kim mümin bilmeleri için bu makaleyi kaleme alıyoruz

فقال الإمام أحمد بن حنبل: "تارك الصلاة كافر كفراً مخرجاً من الملة، يقتل إذا لم يتب ويصل".

imam ahmed bin hanbel soyle diyor namazı terkeden kafirdir onun küfrü islamdan çıkartan küfürdür tevbe edip namaz kılmazsa öldürülür

فقال مالك والشافعي: "يقتل حداً"

imam şafi ve imam malik hadden öldürülür dediler

ve bu mesele hakkında insanlar ihtilafa düşmüşlerdir. alimlerden de namaz kılmayan öldürülmez diyenler vardır. ancak insanların ihtilafa düştügü meselelerde meseleyi kitab ve sünnete arz etmek durumundayız

:(وَمَا اخْتَلَفْتُمْ فِيهِ مِنْ شَيْءٍ فَحُكْمُهُ إِلَى اللَّه) (الشورى:الآية 10)

allah teala soyle buyuruyor mealen Hakkında ihtilafa düştüğünüz herhangi bir şeyin hükmü Allah'a aittir.

فَإِنْ تَنَازَعْتُمْ فِي شَيْءٍ فَرُدُّوهُ إِلَى اللَّهِ وَالرَّسُولِ إِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلاً) (النساء : الآية 59

ve baska bir ayette böyledir : Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.

bize vacib olan bu mesele hakkında hükmü felan alimden fülan alimden almak degil kitab ve sünnet ne demiş ona bakmaktır

ve biz bunu kitab ve sunnete arz ettigimizde namazı terketmenin insanı kafir yaptıgını ve islamdan cıkardıgını goruyoruz

قال تعالى في سورة التوبة : (فَإِنْ تَابُوا وَأَقَامُوا الصَّلاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ فَإِخْوَانُكُمْ فِي الدِّين) (التوبة : الآية 11)

allah teala soyle buyuru mealen eger tevbe ederler namazı kılarlar zekatı verirler ise onlar din kardeşlerinizdir

وقال في سورة مريم : (فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيّاً إِلاَّ مَنْ تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحاً فَأُولَئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ وَلا يُظْلَمُونَ شَيْئاً) (مريم : 59-60).

ve meryem suresi 59-60 da soyle buyurulmaktadır mealen : Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki "Gayya" vadisini boylayacaklardır.)

birinci ayet onlar namaz kılar zekat verirlerse dinde kardeşleriniz olurlar diyor. kardeşlik sadece müslümanlara has bişeydir. evet anadan bbadan kardeşlikte var ama kuran yabancı kişilerden bahsediyor.

Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişileridiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz.

ilk müslümanlara denmiştir.

Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin.-mucadele22-

Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.-hucura10-

demekki kardeslik islami bir kavramdır. bu kafirler islama girip namaz kılıp oruc tutarlarsa onlar öldürülmez. ayetin sibakında kafirleri öldürmek geçmektedir.

ikinci ayette geçen hevaya şehvete uymak ve gayyaya atılmak kafirlere mahsus bişeydir

yani kurandan anladıgımız namaz kılmayanların kafirler oldugudur

baska ayette ise su çok acı gerçekler karşıya cıkıyor

38- Her nefis kendi kazancına bağlıdır.

39- Ancak amel defterleri sağından verilenler hariç.

40- Onlar cennettedirler, sorup dururlar.

41- Suçluların durumunu.

42- "Nedir sizi Sekar'a sokan?" diye.

43- Suçlular der ki: "Biz namaz kılanlardan değildik."

44- "Yoksula da yedirmezdik."

45- "Boş şeylere dalanlarla dalar giderdik."

46- "Ceza gününü yalanlardık."

47- "Nihayet bize ölüm gelip çattı."

48- Artık onlara şefaatçilerin şefaatı fayda vermez.

- müdessir -

sakar cehennemdeki en derin vadilerden biridir. namaz kılmaya kılmaya bunlar iyiliktende uzaklaşmışlar ve yoksulu dahi yedirmez olmuslar yani ahlakları bozulmus cunku namaz insanı kotuluklerden arındırır.ve git gide iş küfre kadar gitmiş.nihayet ölüyorlar ve şefaatçilerin şefaatide onlara fayda vermiyor

efendimiz söyel buyuruyor şefaatim ümmetimin büyük günah işleyenleri içindir.

efendimiz ümmetinden büyük gunah işleyenlere şefaaat edecektir. ve onun şefaati fayda verir.cehennemden kurtarmasa bile az yaktırır bir sekilde onun şefaati fayda eder.

hiçbir şefaatçinin şefaat edemeyecegi kişiler ise kafirlerdir. işte namaz kılanlara şefaat işlemiyor gördük.

oyuzden daha cıkıpta efendim gunahtır haramdır ama islamdan cıkartmaz demeye kimsenin hakkı yok. bu acık bir gerçekki onların kafir oldugunu kuran soyluyor. kuran herşeyi madde madde insanların kafasına sokan bir kitap degil. düşünmeye sevkeden bir kitap. müdessir suresinin bu ayetleri düşünülecek ve insan allahdan korkacak hemen namaza başlayacak

sünnetten delillere gelince :

قال صلى الله عليه وسلم : "إن بين الرجل وبين الشرك والكفر ترك الصلاة " رواه مسلم في كتاب الإيمان عن جابر بن عبد الله ، عن النبي صلى الله عليه وسلم

1- efendimiz soyle buyuruyor kişi ile şirk arasında namazın terki vardır * muslim *

وعن بريده بن الحصيب رضي الله عنه ، قال : سمعت رسول الله صلى الله عليه و سلم ، يقول : "العهد الذي بيننا وبينهم الصلاة ، فمن تركها فقد كفر". رواه أحمد وأبو داود والترمذي والنسائي وابن ماجه

2- efendimiz soyle buyuruyor : kafirler ile aramızdaki ahid namazdır kim onu terk ederse kafir olmuştur. - 5 imam rivayet etmiştir -

buradaki küfürden kasıt insanı islamdan cıkartan küfürdür. cunku bizim ile onlar arasında diyor yani biz ve onlar kavramı var

وفي صحيح مسلم عن أم سلمة رضي الله عنها ، أن النبي صلى الله عليه وسلم ، قال : "ستكون أمراء ، فتعرفون وتنكرون ، فمن عرف برئ ، ومن أنكر سلم ، ولكن من رضي وتابع . قالوا : "أفلا نقاتلهم ؟ قال : "لا ما صلوا

efendimiz söyle buyuruyor

Şu muhakkak ki, sizin üzerinize bir takım âmirler ta'yin olunacak da sizler onların işlerinden bazısını güzel göreceksiniz, bir kısmını da çirkin görüb inkâr edeceksiniz. Çirkin işi çirkin gören onun günahından beri olur. İnkâr ve red eden de günaha iştirakten salim olur. Fakat çirkin işe rızâ gösteren ve o işte faillerine tabi olan ise günahdan beri olmaz, cezadan salim kalamaz."
Sahâbiler: "Yâ Resûlellah! Böyle münker iş yapan âmirlerle mukatele yapmayalım mı?" diye sorduklarında Resûlullah: "namazı kıldıkları müddetçe hayır" cevabını
verdi.
Bu Hadis'i Müslim (1854) rivayet etmiştir.

yani namaz kılmaları onları öldürmeye engeldir. cunku namaz kılan kişi mumindir mumini müteammiden öldürmek ise ebedi cehennemlik bir cezadır. müslüman katl edilemez. müslüman halifeleri emirleride fasıklık yapabilir haddi aşabilir zulmedebilir ancak namaz kılmıyorlarsa öldürülürler. fakat namaz kılıyorlarsa öldürülemezler. işte halife abdulazizi ermeni emanuel karasu ve ittihatçı çetesi öldürmüştür. ancak o namaz kılıyordu.

رواه ابن أبي حاتم في سننه عن عبادة بن الصامت رضي الله عنه ، قال : أوصانا رسول الله صلى الله عليه وسلم : "لا تشركوا بالله شيئاً ، ولا تتركوا الصلاة عمداً ، فمن تركها عمداً متعمداً فقد خرج من الملة ".

رواه ابن أبي حاتم في سننه عن عبادة بن الصامت رضي الله عنه ، قال : أوصانا رسول الله صلى الله عليه وسلم : "لا تشركوا بالله شيئاً ، ولا تتركوا الصلاة عمداً ، فمن تركها عمداً متعمداً فقد خرج من الملة ".

ibni ebi hatim süneninde ubade bin samit radiyallahu anhın soyle dedigini rivayet eder : efendimiz bana vasiyet ettiki allaha hiçbişeyi ortak koşma kasten namazı asla terketme kim namazı kasten terkederse islam milletinden çıkar

namaz zekat hac oruç islam bu 4 rukun üzere bina edilmiştir. bunlardan bir tanesini bile kim kastan terk ederse kafir olur.

ayrıca su soruyuda sormamız lazım namaz neden terkediliyor sebeb ne? gunde yarım saat 1 saat tutar 5 vakit namazı kılmak.hiçmi vakit kalmıyor yani bukadarmı meşgul bu insanlar dunya ile ugraşmaya? 23 saat dunya ile ugraş ama 1 saatte namazını kıl kaybın olmaz

dikkat edersek hadisi şerifte بين الرجل وبين الشرك والكفر ibaresi harfi tarif el iledir eş şirk vel küfr eger harif tarifsiz olsaydı bu nankorluk kotuluk anlamına gelirdi ancak böyle lamı tarifli oldugu için buna mutlak manada islam milletinden cıkartan şirktir diyoruz

قال عبد الله بن شقيق : "كان أصحاب النبي صلى الله عليه وسلم لا يرون شيئاً من الأعمال تركه كفر غير الصلاة". رواه الترمذي والحاكم وصححه على شرطهما

abdullah bin şakik diyorki resulullahın ashabı namazın terkinden başka şeyi küfür olarak görmezdi- tirmizi-

yani onu küfür olarak görürlerdi.

ishak bi ruhaye ibni hazm ibrahim en nehai munziri ibni kayyım ibni teymiyye bu zevatın hepsi eserlerinde namaz kılmayan kafirdir demişlerdir

وقوله صلى الله عليه وسلم في حديث معاذ : "ما من أحد يشهد أن لا إله إلا الله وأن محمداً رسول الله صدقاً من قلبه إلا حرمه الله على النار" رواه البخاري

efendimiz soyle buyuruyor muaz radiyallahu anh den buharinin rivayet ettigi uzre : kim sadık olarak kalben canı gonulden la ilahe ilallah muhammeder resulullah derse allah ona ateşi haram kılar

bazıları la ilahe ilallah diyen cennete er geç girer hayatı boyunca namaz kılmasada oruc tutmasada haccada gitmesede adam la ilahe ilallahı ölmeden 1*2 kere tekrarlasa cennetliktir diyebilir. ancak gordugunuz gibi hadiste canı gonulden sadaketle sadıkan diyor hadiste. sıdk birşeyi dogrulamak demektir yani dogrulamak dedigini yapmak. ayetlerde hadislerde pekcok defa nmaz kılın iyidir güzeldir denmiş. sadık olan allaha itaat eder gunde 5 vakit kılar hatta nafileleri bile kılar.

sadakat budur. sadakat allahı sevmektir ona ibadet etmektir. seven sevdigine itaat eder. sevdigini söyle ama hiçbi dedigini yapma. bu sahtekarların sevgisidir.

oyuzden her la ilahe il allahı diyeni ebedi cennetlik yapmak mürcie mantıgıdır. oyuzden imandan cıkmamak icin her ferdin 5 vakit namazını kılması şarttır

ve namaz imandan sonraki birinci esastır. insanlara ahirette ilk iman sorulacak.sonra namaz sorulacak. bu derece onemli

efendimiz hazreti muaz radiyallahu anhı yemene gonderirken dediki insanları evela şehadeteyne davet et sonra namaza sonra zekata...

عن حذيفة بن اليمان قال : قال رسول الله صلى الله عليه و سلم : "يدرس الإسلام كما يدرس وشي الثوب" الحديث . وفيه : "وتبقى طوائف من الناس ، الشيخ الكبير والعجوز يقولون : "أدركنا آباءنا على هذه الكلمة لا إله إلا الله فنحن نقولها" فقال له صلة : "ما تغني عنهم لا إله إلا الله وهم لا يدرون لا صلاة ، ولا صيام ، ولا نسك ، ولا صدقة " فأعرض عنه حذيفة ، ثم ردها عليه ثلاثاً ، كل ذلك يعرض عنه حذيفة ، ثم أقبل عليه في الثالثة فقال : " يا صلة ، تنجيهم من النار" ثلاثاً .

ibni macenin rivayet ettigi bir habere gore ahir zamanda bir takım yaşlı kadın ve adamlar olacaklar ve diyecekler ki biz bir takım cedlerimize yetiştik onlar la ilahe il allah diyorlardı bizde bunu diyoruz diyecekler ama namaz oruc hac hiçbir ibadet yapmayacaklar...boyle insanlar olacak ahir zamanda huzeyfe radiyallahu anh bunları anlatıyor. sıla bin zufere. ve sıla bin züfere diyorki ey sıla bu la ilahe il allah lafzı onları ateşten kurtaracak diyor.

allame muhammed bin salih el useymin bu hadis sahih degildir zayıftır demektedir. ayrıca okadar sahih hadise karşı bu hadis duramaz. ve sahabelerin görüşleride bu yonde degil. onlar namaz kılmayanı kafir gorurdu. ayrıca namaz kılmayan oruc tutmayan sadece la ilahe il allah diyen adamların ateşten kurtulacagı sadece huzeyfe radiyallahu anha aittir. lakin gerçekte bu hadis metnen zayıftır. belki huzeyfe boyle bir lafı hiç etmedi

lakin bu hadise dayananlar var. evela usulu hadis bakımından ahkam ve itikad meselelerinde zayıf hadis delil degildir. yani bu hadis ile amel edilmez

ayrıca efendimiz bu insanlar ateşten kurtulacak demiyor hueyfe diyor

hem hadis seneden zayıf

ayrıca bu insanların zamanı demekki ahir zamanın cok cok sonları. yani islamdan artık hiçbirşey kalmamış sadece la ilahe il allah kalmış. yani islam devleti kültürü artık tükenmiş ve sadece şehadet kalmış bazı hadislerde mekke medinede ahir zamanda davar güdülecegi geçiyor. ve kıyamet bu adamların üstüne kopacakmış. işte bu yaşlı zevatın yasadıgı donemde o donemler olabilir. zaten kıyamet insanların en şerlileri uzerine kopacak.

hem biz oyle bir donemde degiliz. her yerde hocalar hacılar alimler var. her yer islami kitap dolu. camiler dolu. oyuzden günümüz insanının ateşten korkup namaza derhal baslaması lazım.

simdide namaz kılmamanın dunyevi hükümlerine gelelim

namaz kılmayan müslüman halka emir idareci yonetici devlet reisi olamaz

müslüman evladına veli olamaz

müslümanların hiçbir işinde velayeti caiz degildir

fukahalarımız rahimehumullah vela ve bera kitaplarında demişlerdir ki kafir müslüman hanımlara nikah işlerinde veli olamaz.

أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : " لا يرث المسلم الكافر، ولا الكافر المسلم". أخرجه البخاري ومسلم وغيرهما

efendimiz buyuruyorki musluman kafire kaifr muslumana varis olamaz - buhari muslim -

(يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلا يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَذَا ) (التوبة : الآية 28)

meali şerifi sudur : müşrikler necistir onlar mescidi haram ve civarına yaklaşmasınlar - tevbe 28 -

yani onlar harameyne sokulmazlar

onlara ölümünden sonra rahmet okunmaz ve duada edilmez

(وَلا تُصَلِّ عَلَى أَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ أَبَداً وَلا تَقُمْ عَلَى قَبْرِهِ إِنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَمَاتُوا وَهُمْ فَاسِقُونَ)

Ve onlardan biri ölürse asla namazını kılma ve kabirinin başına gidip durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resulünü tanımadılar. Ve fasık olarak can verdiler. - tevbe 84 -

ayrıca cenaze namazlarıda kılınmaz. bir donem ' aşırı dinsiz ' bir hakim varmış bu yakın devirde. bana bir büyügüm anlatmıştı. bu adam ölmüş. hocalar demişlerki biz bunun namazını kılmayız. onu öyle bi gece gömüvermişler.

yani bize aşırı dinci diyorlar ama aşırı dinsizlerin durumu daha kötü. ölünce bile aşagalnıyorlar

(مَا كَانَ لِلنَّبِيِّ وَالَّذِينَ آمَنُوا أَنْ يَسْتَغْفِرُوا لِلْمُشْرِكِينَ وَلَوْ كَانُوا أُولِي قُرْبَى مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمْ أَنَّهُمْ أَصْحَابُ الْجَحِيم وَمَا كَانَ اسْتِغْفَارُ إِبْرَاهِيمَ لِأبِيهِ إِلاَّ عَنْ مَوْعِدَةٍ وَعَدَهَا إِيَّاهُ فَلَمَّا تَبَيَّنَ لَهُ أَنَّهُ عَدُوٌّ لِلَّهِ تَبَرَّأَ مِنْهُ إِنَّ إِبْرَاهِيمَ لَأَوَّاهٌ حَلِيمٌ) (التوبة : 113- 114)

Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik oldukları iyice belli olduktan sonra müşriklere istiğfar etmek yoktur.

İbrahim'in babası için istiğfar etmesi de sırf ona vermiş olduğu bir sözden dolayı idi. Böyle iken onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıklanınca o işten vazgeçti. Şüphesiz ki İbrahim, çok bağrı yanık, çok halim birisi idi.

gene onun müslüman bir hanım ile evlenmesi mümkün degildir

delilide şudur

(يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا جَاءَكُمُ الْمُؤْمِنَاتُ مُهَاجِرَاتٍ فَامْتَحِنُوهُنَّ اللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِهِنَّ فَإِنْ عَلِمْتُمُوهُنَّ مُؤْمِنَاتٍ فَلا تَرْجِعُوهُنَّ إِلَى الْكُفَّارِ لا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنّ) (الممتحنة : الآية 10)

Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların inanmış kadınlar olduğunu öğrenirseniz onları kâfirlere geri döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. Onların (kocalarının) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarfettiğinizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'ın hükmü budur. Aranızda O, hükmeder, Allah bilendir, hikmet sahibidir.

evet muhterem müslümanlar. elimiz döndügünce bu konuda size bişeyler yazmaya calıstık. arada bazı acıklamalar ve bastaki dibace kısmı şahsıma aittir ancak eser genel olarak muhammed bin salih el useymin - allah kendisini cennet ehlinin en şereflilerinden eylesin - e aittir. kitabının ismi hükmü tarikus salah

ve sallahu ala seyidina muhammed

Ahlak ve Ahlaksızlık Üzerine

Bismillahirrahmanirrahim kuranı kerimde ve efendimizin hadisi şeriflerinde selefi salihin in eserlerinde hep şunları okuyoruz : müslüman güzel ahlaklıdır insanlarla iyi geçinir küfür etmez kötü söz söylemez insanlara karşı rıfk ile muamele eder..

İnsanlar islama güzel ahlak ile davet edilir. Güzel ahlaklı bir alim bir davetçi görürse insanlar etkilenirler ve islama girerler. Ancak davet ettiğiniz şey nekadar güzel olursa olsun eğer siz ahlaksız iseniz kimse size gelmez

Lisanı hal lisanı kaal denilen şey işte budur. O yüzden davetçilerin hususen müslüman geçinen namaz kılan bizlerin ahlaken güzel olmamız lazım. Ki müslüman ahlaken güzeldir bu adamdan yanlış hareket çıkmaz denilmeli. Düşman dahi hayran olmalıdır ahlagımıza

İşte genel esasen her insanın ahlaklı olması lazım. Ve toplum içerisinde herkesin tahammul etmesi lazım birbirine. Otobüste, bir yerde kuyrukta sıra beklerken, yürürken, konuşurken, telefonda her yerde müslüman sakin vakur olmalı insanlara güzel konuşmalı tatlı dilli olmalıdır.

Biz görüyoruz mesela müslüman ailesini eziyor ailesinde ailesini zulmedip dövüyor sövüyor. Veya patron ise amir ise iş yerinde çalışanlarına karşı sert davranıyor emrediyor. Yani her yerde insanları ezmeye çalışıyor. Ancak içki satan bakkala karşı gülüyor. Bir kafir dahi olsa kendisinden zengin yada üst makam birisine saygı gösteriyor. Veya yolda yolakta ahlaksız vaziyette bulunan iki gen görse onları hiç ikaz etmek veya onlara karşı güç kullanmak aklından geçmiyor. Bundan korkuyor

Genel olarak şahsen müşahade ediyorum ki türk toplumu son birkaç senedir aşırı şekilde kendi ferdlerine karşı saygısız hareketler sergilemeye başladı. Saygsızı ve ahlaksız toplumları allah teala helak etmiştir. Tarihten ibret almamız lazım. Kuranı kerimde guzel ahlak ile alakalı ayetler doludur.

Mesela tasavvuf ehliyim diyor şahıs ancak kimseye eyvallahı yok. Sövüyor sayıyor. Yahu tasavvuf evela güzel ahlaklı olmaktır. Veya ben ehli beyt hadimiyim diyor ama ehli beyt ahlagı kendisinde mevcud degil. Yahut ben sünniyim diyor ama sünnette varmı bir insanın küfür etmesi kaşlarını çatarak gezmesi?

Belki kafalara bazı sorular gelebilir çevremizde inançsız veya fasık insanlar var namaz kılmayanlar var biz onlar böyle diye onlara kötü davranıyoruz bu caizdir diyebilir bazı kişiler. Ancak bu sakat bir fikirdir. Siz namaz kılmıyorsa o insana ahlakınızla örnek olursanız o sizi vaakur birisi olarak görürse islama döner. Evet kuranda kafirleri öldürün cihad edin var. Ancak bu kin savaş meydanında gösterilmelidir. Savaşa hiç yanaşan yok. Ancak sulh zamanı kafirlere ahlaksızca davranın onlara küfür edin ezin tahammülsüz olun gibi bir emiri ben kur’an ve hadiste göremedim. Gören varsa bana bildirsin

Vel hasılı müslüman ahlaken güzel olmalıdır. Cömert olmalıdır. Tahammüllü sabırlı olmalıdır. Hemen sövmemeli eline beline diline hakim olmalıdır. Çünki siz birisine sinirlenip küfür edersiniz, adam silahlı olur çeker sizi sinirlenip öldürür. O yüzden ne güzel söylemiş söyleyen
Söz ola kese savaşı   söz ola kestire başı !

O halde herkesin islam ahlakı ile ahlaklanması lazım. Davette olsun insanlar arasında yaşamak olsun sevilmek olsun hepsi güzel ahlaga baglıdır. Bu konuda çok konuşulmuştur cidden. Hoca efendiler camilerde, şeyhler tekkelerde , kitaplarda müellifler gerçekten türkiyede bu konuda habire halka güzel ahlaklı olun denmiştir ancak herkesi bir hırçınlık sarmıştır. O halde insanların kendine dönmesi şeytan vesveselerini unutması lazım
Ve sallahu ala seyidina muhammed

Müslümana Rehber

euzubillahimineşşeydanirracim bismillahirrahmanirrahim elhamdulillahi rabbil alemin vessalat vesselam ala resulina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain ve men ittebehum bi ihsan ila yevmiddin emma baad

ey bu satırları okuyan allahın yarattığı şerefli mahluk insan.. eğer cennete gitmek istiyorsan mutlak suretle cenneti yaşarken - miraca çıktığında- görmüş olan ve cenneti yaratanın hak habercisi olan hazreti muhammed mustafanın yoluna uymak durumundasın. eğer onun yolundan ve onun belirttiklerinden bir karış saparsan cehenneme düşersin

o hak resul sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor : yahudiler yetmiş bir fırkaya ayrıldılar bir fırkaları hariç hepsi cehennemdedir nasraniler yetmiş iki fırkaya ayrıldılar bir fırkaları hariç hepsi cehennemdedir. ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak bir tanesi hariç geri kalan hepsi cehennemdedir. o ateşten fırka kimdir denildiginde benim ve ashabımın yolu üzere olanlardır buyuruyor.

evela bu hadisi şerife göre daha dünyada iken müslümanların tek bir fırka oldukları zaman müslümanların arasına ihtilaf girmediği dönemlerde ileriye yüzlerce yüzyıl ilerisine ve bizi ilgilendiren kısmı olan yaşadığımız şu 1430 senesine bakarak ümmetinin ihtilafa düşeceğini ümmetin sapıklık içerisinde olacağını söylemesi bir mucizedir. ve hadisin peygamberin ağazından çıktığınada delildir.

saniyen resulullahın sünnetine ve ashabın yoluna uyanların da olacağını bildirmeside bir başka mucizedir.

salisen anlayacağımız şudur : efendimiz bizi ikaz ediyor. dininizde yahudileşmeyin ve nasranileşmeyin dinde onların yaptığı bidatları yapmayın. ve benim yolum üzere olun hadislerime uyun sahabelerimden gelen eserlere ittiba edin yoksa cehennemdesiniz.

şimdi bu satırı okuyan kişi kendisine özellikle itikadına yani islamı ve dünyayı anlayış şekline bakmalı. kuranı kerime ve hadisi şeriflere ve sahabelere nekadar uyuyor bu akide?

sonrada islamı yaşayışına bakmalı amellerine ibadetlerine bakmalı haramlara nekadar giriyor nekadar sevap işliyor. hangi ibadetleri yapiyor hangisini yapmıyor.

günümüz insanının önünde islami manada dini yaşayış ve anlayış açısından 73 tane yol var bunların isimleri tarikat cemaat hizip parti teşkilat müessese vakıf dernek hareket isminde olabilir. ismi olmayabilir bile. ancak sayıları 73 tür. ve bu yollardan 72 sinin özürü vardır kusurlarıda şudur : sünnete ve sahabe kavline uymazlar..

tabiki en başta peygambere indirilen kuranı kerimede uymazlar belki kurana sunnete sahabe eserine uyar görünürler ancak yahudi gibi onu tahrif ederler

mesela yahudinin kitabında hırsızlık haramdır yazıyor. ancak yahudi bunu talmudda şöyle tevil ediyor: hırsızlık haramdır ama yahudinin malını çalarsan haram. yahudi olmayanın malını çalarsan caizdir sevaptır hatta ibadettir diyor.

veya faiz haramdır diyor ancak yahudi arasında faiz alıp vermek haramdır yahudi olmayan faiz ver al diye yazıyor.

işte allahın kelimeleri olan özünde allahdan inme olan tevratı değiştirip tahrif edip çoğunu yok edip kalanlarıda bu şekilde tahrif ederek kendince çarpık bir din anlayışı oluşturan yahudi gibi günümüzdede kuranı kerim ayetlerini kafasına göre anlayan hadislerden istedigini alıp istemedigini almayan insanlar var. işte bunlar yahudileşen insanlardır.

hicab ayetlerini okuyor diyorki bu hitap peygamberin eşlerinedir allah onlara kapanın diyor bizim kızlarımıza demiyor, diyor. veya bunlar arap adetidir diyor. veya bu örtünme tavsiye edilmiştir ancak mecburi değildir isteyen örtünür diyor. veya takvalılar örtünür ama açıklarda kafir değildir diyor. veya bu çağda bunlar olurmu canım diyor yani bir şekilde aklı kullanarak allahın kelimesini kendini kandırarak geçersiz kılıyor. işte bu aklın yahudi aklından ne farkı var?

kuranı kerim naslarını bu şekilde tahrif edenleri anlamak kuranı ve hadisi bilenlere çok kolaydır. '' arife tarif gerekmez '' atasözümüz çok manidardır. yani,  arif bilici bilen kişi herşeyi anlar bunun içinde evela kuranı kerimi ve hadisi şerifleri ümmetin ilklerinin eserlerini kitaplarını fikirlerini bilmek icab ediyor. bugün zaten sapanların çoğu cehaletten sapıyor. kuranı hadisi ve eski kitapları bilmiyorlar haberleri yok bilsede ya tevilci oluyor yada bazı şeyleri inkar ediyor. mesela kitaptaki kıtal ayetlerini okurken onları yokmuş gibi görüyor. tıpkı yahudinin peygamberimiz zamanındaki tevrattaki recim ayetine elini basarak onu okumaması gibi. kuranı kerimdeki kıtal ayetlerini cihad ayetlerini yokmuş gibi düşünüyor. bunlar aslında yok diyor. amel etmiyor onlarla umurumda değil diyor. ya te'vil ediyor bunlar ozamanlar için geçerli imiş artık hükmü yok diyor veya kitabın bazısına inanıp bazısına inanmıyor. namaza inanıyor oruca inanıyor çünkü bunları yapınca çevresinde dindar olarak bilinmesi hoşuna gidiyor bundan rant elde ediyor. ancak iş savaşa geldimi bu ayetlere inanmıyor. işte yahudi kafası

müslümanlar çok parçalara bölündüler. emeviler zamanında ispanyadan çine anadoludan güney afrikaya kadar olan muhitin tamamı tek bir devlet idi tek bir halifeye bağlı idiler. ancak iranın içeriden rumun dışarıdan tazyikleri neticesinde bu tarihin gördüğü en büyük devlet kısa süre içerisinde yıkıldı.

ve müslümanlar devletlere ırklara kabilelere bölündüler. her bir ülke içerisinde cemaatler tarikatler hizipler mezhebler türedi. hepsi birbirine düşman oldular. birbirleri ile uğraştılar. neticede Allah tealanın sözlerini ve emirlerini yapmaz hale geldiler.

ya allahın ayetlerini tevil ettiler yada tembelliğe vurdular işi veya bölünüp parçalandıkları için güçleri yok olmuştu tıpkı ayette allah tealanın buyurduğu gibi :

إِنَّ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعًا لَسْتَ مِنْهُمْ فِي شَيْءٍ إِنَّمَا أَمْرُهُمْ إِلَى اللَّهِ ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا كَانُوا يَفْعَلُونَ

Dinlerini parça parça edip ayrı ayrı gruplara ayrılanlarla senin hiçbir alakan yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Sonra O, kendilerine ne yaptıklarını haber verir. - enam 159 -

ferrekuu yani çokça fırkalara ayrıldılar. fırka parça hizip birbirine muhalif ayrı yoldan giden her türlü din görüşü.ferrekuu dinehum dinlerinde ayrılıyorlar. ve kanu şiiyyen yani onlar şiileşirler. ilginçtir burada şiayada bir atıf var onunda sapık oldugu ayet ile ortaya çıkmış oluyor

şia aslında taraftar demek. bu ayete göre bu dinlerinde ihtilafa düşenler her biri kendince birşeyin taraftarı olacak. neyin peki? fikirlerin yani bunlar itikadi fırkalar inanç fırkaları.

bugün iskender ali mihr sapığı ile fethullah gülen sapığını takip edenlerin arasındaki tek fark itikad yani düşüncedir. yoksa namazı orucu inkar edenler hariç neredeyse günümüzdeki tüm fırkalar aynı şekilde ibadetlerini yapıyorlar. ancak fark itikaddadır. gerçi ikiside yahudi nasranileri cennetlik biliyorlar ikiside amerikada yaşıyorlar ama kendi içlerinde farkları var ikiside birbirinden daha sapık yok olmaya mahkum fikir kuşları

islamda ilk olan şey zaten inançtır. bir insanın evela inancı sağlam olmalıdır ondan sonra amellerinin muteberliği gelir. evel iman sonra amel. tabiki hem amel olacak hem iman her biri yek digerisiz kanatsız kuş gibi olur.

aynı peygamberimiz gibi. hem inancı vardı hemde o inanç uğurunda mücadele etti ibadet yaptı

işte mezkur hadisi şerifte beyan buyurulduğu gibi ki insanlar fırkalara ayrıldılar. hepsi cehennemde sadece kurana sunnete ve sahabe kavline uyanlar cennette. ve dünyayı ahireti kuranı ibadetleri inançları din adına her türlü dünya adına her türlü düşünceyi resul ve sahabe gibi düşünmek işte emredilen bu. sahabe infak ayetlerini okuduğu zaman infak ediyordu.. bende etmeliyim tabiin evlenmenin faziletine dair hadisleri görünce çok hanımla evleniyordu genç yaşta evleniyordu.. bende evlenmeliyim.. kuranda hilafet yazıyor hilafet için çalışmalıyım.. vesaire kuranın emrettiği gibi düşünmek işte maksud bu

şimdi günümüzdeki fırkaları itikadları inceleyeceğiz kim cennetlik kim cehennemlik bakacağız. ona göre bir fırkaya tabi olacağız. gerçi bizim burada sizi yönlendirmek istediğimiz şey onlar sapık biz hak yoldayız onların şeyhini bırakın bizim şeyhimize gelin demek değil.- şeyhimizde yok ayrı mesele- bizim kastımız bu kurana ve sünnete uymayan fırkaları bilin nerelerde hata ettiklerini bilin hatalı görüşlerini bilin ve o görüşlere sahip olmayın ve o görüşte olan kişilerden dininizi öğrenmeyin onları hak bilmeyindir

dediğimiz gibi herkez namaz kılıyor oruc tutuyor hacca gidiyor zikir ediyorlar dua ediyorlar islamiyete uygun giyinip öyle yaşıyorlar.

ancak akılları düşünceleri farklı. kuran hakkında ayetler hakkında allahın emrettiği gibi düşünmüyorlar. ve allahın emrettiğini yapmıyorlar.

hadisi şerifler hakkında yanlış itikad içerisindeler ve hadisi şeriflerde denilenleri yapmıyorlar onları hayat rehberi olarak tanımıyorlar.

mesela sahihi muslimde efendimizin mekke fethi gününde siyah sarık giydiği yazılı. ebu davudda hadisler mevcud sakalın faziletine dair. ancak ben ehli sünnetim hadisçiyim diyip tercüme hadis kitapları okuyan şahıslar '' canım bunlar arap adeti imiş artık gerek yok bunlara '' diyebiliyorlar. işte bunlar yarın birgün '' ya aslında islamda arap dinidir biz türküz uymamıza gerek yok '' diyecekler. çünkü bunlar gördüklerini okuduklarını anlamayan inkarcı kişiler. hadisleri kafalarına göre anlayan ama hadisçiyim diyen kişiler. hadislerde emredilen dua zikir gibi herkezin yapabileceği işleri yaparlar. ancak iş elden para çıkartıp infak etmeye gelince cepheye gidip savaşmaya gelince sakal sarık cübbe gibi bu arkadaşların kız arkadaş edinmelerine mani olacak hadislere gelince bunlar oralarda hadisleri görmezden gelip gözlerini kaparlar ve sarık giy sakal uzat diyenlerede gavur muamelesi sapık muamelesi yaparlar. işte bunların hepsi cehaletten ve hevaya uymaktan kaynaklanıyor. allah sapıkları bilip onların sapıklıgından ibaret alıp onlara uymamayı bizlere nasib etsin.çünkü ülkemizde okadar çok sapık varki ibret gözü ile bakanın gözü bile bozulabilir

o halde bize şahsen münferiden düşecek olan şey şudur :

efdal olan ilmi bir arapça öğrenerek kuranı kerimi arapçasından okumak anlamak tefsirlerini okumak hadisi şerifleri ümmetin selefinin kitaplarını ve günümüz alimlerinin eserlerini okumak. usul ilimlerini fehm etmek.. işte bu en güzel yoldur

eğer bunları yapamıyorsak meallerden tercümelerden veya bilen kişilerden istifade ederek kuranı sünneti tanımaya çalışmaktır.

elimize bu kuran ve sünnet ölçüsünü aldığımız zaman cumhuru fukahanın her asırdaki müslüman alimlerin fikirlerini bildiğimiz zaman elimizde delillerimiz varken bunlar bir kumpas denilen ölçü aletine benzer. bu aleti biz fikirlerin insanların ve hiziplerin üzerine tutarız. eğer o fırka bu kuran ve sünnet mikyasına uymuyorsa o hizibin peşinden gitmeyiz
o şeyhi taklid etmeyiz
o hocanın kitaplarını okumayız
o düşünceyi benimsemeyiz

işte hem hakkı bildik ve hemde batılı. batılı bildik ondan içtinab etmek için. hakkı bildik ona ittiba etmek için.

işte artık müslümana düşen tek vazife şudur : ehli sünnet vel cemaat imamları gibi iman etmek ve bu imanın gerektirdiği şekilde kuran emirlerini hadis emirlerini yapmak ve ibadetlerini yapmak.
yani akaid kitaplarını çok okumak onlarda yazdıgı gibi inanmak kuran emirlerine o pencereden bakmak ve ibadetlerini allahın emirlerini yapmak ve yasaklarından kaçmak. tabiki dinimizi sadece ve sadece bir ibadet ve tapınma olarak algılamayacağız - laiklerin bizi düşürmek istedikleri tuzak budur - dinimizi fıkıh kitaplarındaki bablar gibi anlayacağız geniş olarak ele alacağız

her kim kuranı kerim hadisi şerifler ve ehli sünnetin ilk imamları gibi itikad eder ve bu inancın gerektirdiği şekilde amel eder ise ve bu esaslar üzere dünyadan ayrılır ise o insan üzerine düşen vazifeyi eda etmiş olur.

bu insan sahih iman ve salih amel ile öldüğü için allah teala onu cennete koyacaktır. çünkü allahın bu verdiği bir sözdür. bir ayet ve bir hadisi şerif ile bunu nakledelim.

el ayet :

أَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَلَهُمْ جَنَّاتُ الْمَأْوَى نُزُلاً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

iman edip salih ameller işleyenlere yaptıklarının karşılığı olarak me'va cennetleri vardır- secde 19 -

hadisi şerif :

وعن معاذ بن جبل رضي الله عنه قال: كنت رديف النبي
 صلى الله عليه وسلم على حمار فقال لي: "يا معاذ أتدري ما حق الله على العباد، وما حق العباد على الله؟" فقلت: الله ورسوله أعلم. قال: "حق الله على العباد أن يعبدوه ولا يشركوا به شيئاً، وحق العباد على الله أن لا يعذب من لا يشرك به شيئاً" فقلت: يا رسول الله أفلا أبشر الناس؟ قال: "لا تبشرهم فيتكلوا" أخرجاه في الصحيحين.

muaz bin cebel radiyallahu anh den sahihayen de : resulullah sallahu aleyhi ve sellem ile beraberdik bana dediki ya muaz allahın kulları üzerindeki hakkı nedir, kulların allah üzerindeki HAKKI nedir. allah ve resulu bilir dedim. efendimiz devamla şöyle diyorlar : allahın kulları üzerindeki hakkı : ona ibadet etmeleri ve hiçbirşeyi ona şirk koşmamaları kulların ise allah üzerindeki hakları allaha şirk koşmayanlara azab etmemesidir...

işte bukadar müslüman kardeşim. allah vaadinden dönermi? elbette dönmez. ayetten anlayacağımız şudur : iman edip salih ameller işlersek cennete gireriz

hadisi şeriftende anlayacağımız şudur allaha şirk koşmayalım allaha ibadet edelim

bu ayet ve hadis birbirini tamamlıyor. elimizde 4 esas var
iman
şirk koşmamak
salih ameller
ibadet

allaha iman ve şirk koşmamak bunları akaid kitaplarında alimler çok güzel izah etmişlerdir.

salih amel ve ibadetler ise fıkıh ve ilmihal kitaplarında mevcuddur. veya genel olarak kuranı kerimde ve hadisi şeriflerde emir olarak yapın denilen şeyleri yaparsak yapmayın denen şeyleri yapmazsak allaha ibadet etmiş oluruz

allahın yap dedigini yap yapma dedigini yapma işte bukadar

allahın dini kolaydır diyen imam malik hazretleri işte bu ayetten ilham alıyordu.imanda salih amelde kulun ihtiyarı ve kesbidir. insan isterse bunları yapmaya muktedirdir. ne şeytan insanı küfre zorlayabilir facir amellere zorlayabilir nede allah kulunu zorla cebren kafir ve facir yapar

yani insan istedigi zaman imanda eder salih amelleride işler bu insanın elindedir.

evet sevgili kardeşim gördüğün gibi insanların 73 te 1 i cennete gidiyor. demekki çoğunluk cennete gidemiyor. zaten ayetlerde var bu konuda mealen : çokları iman etmez.. çokları fasıktırlar.. gibi

işte ben sana hak yola bir mukaddime olarak bunları yazdım inşallah yol gösterici olur. elbette din adına söylenecek söz çoktur. ancak dinin özü şu 2 kelimede toplanmıştır : if'al - la tef'al yap - yapma..
şu ameli yap şunu yapma
bu sevap bu haram
bu şekilde düşünme bu şekilde düşün
çünkü düşüncelerde insanın hayatını belirliyor. mesela islamda cihadın olmadığını adam öldürmenin olmadığını itikad eden nurcu zihniyetli birisi bugün ırakta yaşasa acaba durumu ne olurdu. dinin savaşmayın dediğini sanıyor

işte buyüzden düşünce mühim.

demekki akaid kitaplarını okuyacağız doğru inanacağız ve o inancın bizi yonlendirdiği şekilde amel edeceğiz rabbimize şükredeceğiz daima yardım isteyeceğiz dinimizi yayacağız ve onun için mücadele edeceğiz

vesselamun aleykum

fi sene - 9 safer 1430

Bize Unutturulmaya Çalışılanlar

bismillahirrahmanirrahim vessalat vesselam ala resulina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain.. emma baad

bütün insanlar, dünyada yaşadıkları hayat boyunca, allahın kanunlarına uyup uymadıklarından sorulacaklar ahirette. cenabı allah kullarına kuranı kerim ile bir uyarı ve hidayet göndermiştir. ve resulu hazreti muhammed mustafa sallahu aleyhi ve sellemi ise bu kuranı kerimi açıklaması kullara hak yolu göstermesi için seçmiştir..

resulün vazifesi insanlara allahı, helali ve haramı anlamtaktır. bu topraklarda asırlar boyu allahın ve resulunun hükümleri kanunları sabit idi. allah ve resulü ne dedi ise, neye helal dedi ise serbet, neye haram dedi ise serbest değil idi. tabiki ney serbest olacak ney olmayacak, artık bunu yaşadığımız asırda ve yaşadığımız coğrafyada devletler berlirliyor. yani devlet neye serbest dedi ise o serbest oluyor neye yasak dedi ise o yasak oluyor.

halbuki iş, devletin neye göre birşeylere yasak veya serbest dediğine bağlıdır. allahı ve resulunu tanıyan osmanlıda selçukluda emevide abbaside veya bugün suudi arabistanda iranda, islamın serbest dedikleri serbest haram dedikleri haramdır

ancak yaşadığımız bu aziz vatanda islam ve müslümanlar gariptir. batı destekli ehli küfür ve şirk ehli tevhide galebe çalmış haramı helal helali haram kabul etmiştir. allahı zikretmek kuran okumak sarık sarmak şeriat ilimlerini okumak okutmak peçe giymek allah yolunda cihad etmek ibadet iken şirk ve zulüm devleti bunları yasaklamıştır.

zina, içki, kumar, genel evler, sihir, fal, faiz rüşvet ve pekçok haram ise şirk ehli tarafından bu haramlar ise serbest bırakılmıştır. türkiyede yaşayan müslümanlara ise bu haramlar unutturulmaya çalışılıyor. sanki bunlar serbestmiş gibi. din öğretiminde yetkili ağız olan ilahiyat hocaları imam hatip hocaları diyanet görevlileri camideki imamlar hangiler çıkıpta faiz haramdır kumar haramdır sihir haramdır diye kitap yazdılar???

cuma günleri hutbede halka gür sesleri ile faiz haramdır ey müslümanlar faiz alan allah ve resulune harb ilan etmiştir mi dediler yoksa bugün çöp toplama haftasıdır mı dediler? bu insanlara allah teala bunu sormayacakmı sizin etrafınızda insanlar vardı niçin onlara hayrı şerri anlatmadınız diye bunların kafasına cehennemde topuzlar inmeyecekmi???

ben aciz ve naçiz bir kardeşiniz olarak ilimi ve ilim adamlarının kitaplarını hutbe ve vaazlarını dinlemeye çok hırslıyım. ve bunlardan sevdiğim bir alim ise hicaz ulemasından muhammed bin salih fevzan el fevzandır- hafazahullah - ve o zatı mubareğin bir cuma hutbesinde bütün icazıyla faizin haram olduğunu sihirin haram olduğunu anlatıyordu. ve onun cuma hutbesi ile bizim cuma hutbemizi karışalaştırdığımızda aralarında uçurumlar gördüm.

işte tabiki bu alimin bu hutbeyi verebilmesinin sebebi, arkasında onu destekleyen bir şeriat devletinin olmasından dolayıdır. bizdede azda olsa böyle alimler var. ancak tesbit edildiğinde hafiyeler tarafından bu alimler hocalar hemen dava ediliyor mahkemelere atılıyor sürülüyor hapsediliyor ve binlerce zulüm görüyorlar.

o yüzden müslümanlar ve gelecek nesiller haramı ve helali ancak devlet eli ile öğrenebilirler. o yüzden hakkı batıla karıştıran bu devlet yerine acilen islami devletin kurulması birinci farzdır üzerimize..

şimdi ise bizlere unutturulmaya çalışına bazı haramların izahına geçiyorum :

1- faiz

faizin haram olduğu kuran sünnet ve icma ile sabittir. faizi alanda verende şahitliğini yapanda haramın içindedir ve o allah ve resulune harb açmış, 36 kerede zina etmiş hükmündedir.

peki faiz nedir? bir kimse bir kimseden 10 lira borç alsa, ve aralarında anlaşsalar ben sana bu parayı gelecek ay 11 lira olarak ödeyecem derse bu faizdir. yani ana para mesela 10 lira. 10 lira borç alıp 10 lira ödemek faiz degildir. buna borçlanma denir. ancak 10 lira alıpta ana paradan kuruş fazla ödemek taahhüt edildi veya taleb edildi ise işte bu faizdir

işte kurandan bazı ayetler ve hadis kitaplarından hadisler :

'' ey iman edenler allahdan korkun inanmışsanız faizden vazgeçin böyle yapmazsanız bunun allah ve resulune harb ilan etmek olduğunu bilin '' suret ul bakara 278

'' faiz yiyenler ancak kendilerine şeytan çarpmış kimse gibi kabirden kalkacaklar. bu onların alışverişte faiz gibidir demelerindendir. halbuki allah alışverişi helal faizi haram kılmıştır. kim rabbinden kendisine bir ögüt gelipte faizden vazgeçerse geçmişi allaha aittir kimde tekrar ona dönerse onlar ateş ehlidir. onlar orada ebedi kalıcılardır '' suretul bakara 275

resulullah sallahu aleyhi ve sellem : helak edici yedi büyük günahtan sakının... der ve içlerinde faizide sayar. - buhari müslim -

allah faiz yiyenede vekilinede lanet etmiştir - müslim -

allah faiz yiyene vekiline şahitlik yapana ve katibine lanet etmiştir - tirmizi sahih -

işte esas kaynak olan teşrinin şeriatın kaynagı olan kuran ve sünnet böyle dedikten sonra kim bir meclis kuruyorda hey insanlar siz şaşırdınız haşa ve kella allahda bilemedi resulude bilemedi ben faizi helal kıldım diyebiliyor? bu ne curet!!! bu müslüman memlekette faizi helalleştiren faizi helal kılan bu müşrik devleti kuranlara ve o devleti oy vermek sureti ile övmek sureti ile destekleyenler muhammed mustafanın dili ile lanetlidir işte nesai hadisi : faiz oldugunu bildigi halde faizi yiyen ona vekillik yapan ve yazan kıyamet gününde muhammedin diliyle lanetlenmiştir - nesai -

bir takım cahil hocalar efendim türkiye darul harptir darul harpte faiz helaldir diyorlar. bunların delili yoktur kuran ve hadisi bilmiyorlar cahilce konuşuyorlar baglandıkları bir hadis var o hadiste mevzdur kaynaksızdır hadis kitaplarında geçmez bazı fıkıh müsveddelerinde geçer ancak ahkam hadislerinde zayıf hadisle hükmedilmez. zayıf hadis pekçok yerde kullanılır ancak ahkama müteallik meselelerde hadis zayıf olmamalıdır.

işte o yuzden bu hocalara aldanmayınız. darul harptede darul küfürdede bütün dünyadada uzaydada faiz haramdır.

işte bu ayet ve hadisler zıllinde gördükki, faiz haram almak vermek katiplik şahitlik yapmak haram. işte bunlardan anlaşılıyorki bankada çalışmakta haram. cunku bankacı napiyor faiz senedini yazıyor katiplik yapiyor. bankada calısan her işçide müdürde amirde faiz gelirini yiyor.

demekki kredi kartıda ev kredisi almakta haram.

2- sihir

insan kafir olmadan sihirbaz olmaz. sihir yapan herkes kafirdir. günümüzde bu melanet yayıldı. kitapcılardada suç var bu gizli ilimler adı altındaki kitapları satıyorlar ve basıyorlar. vebaldir bu kitapları satmak.

sihir bir takım yazılarla veya garip hareketlerle insanlara zarar vermektir. karı koca arasını iyi yapan büyü de buna dahildir. zaten büyü sihir aynı şeydir. bu büyülerden birisi zarar görürse bu büyüyü bozdurmak için sakın ola cinci hocalara papazlara ve büyücülere gitmesin. bunun kuran ve sunnet ile bozulma yöntemi var

işte kurandan ve hadislerden sihirin büyünün haram olduguna şirk olduguna dair nakiller

''fakat insanlara sihiri ögreten şeytanlar kafir oldular'' - suratul bakara 102

bazı insanlar sihir şirk degildir haramdır diyorlar ve haram basit bişeymiş gibi onu ogreniyor ve yapiyorlar. halbuki sihir yapanın kafir olduğunu kuran söylüyor.

sihirbazın cezası kafasının kılıçla kesilerek öldürülmesidir : resululah söyle buyurur : sihirbazın cezası kılıçla öldürülmektir - tirmizi -

becale bin abede şöyle demiştir : vefatından bir sene evel hazreti ömer radiyallahu anh bize mektub gönderdi ki sihir yapan kadın ve erkekleri öldürmeyi emrediyordu - musnedi ahmed  -

gene helak edici 7 günahı sayan efendimiz sallahu aleyhi ve sellem içlerinde büyüyüde saymıştır - buhari muslim -

ibni mesud radiyallahu anh den rivayetle efendimiz sallahu aleyhi ve sellem söyle buyurur :

ruk'a temaim ve tevle şirktir - ibni mace ebu davud ahmed -

ruk'a muskadır . demekki muska tamkata şirktir. muska takılmamalıdır işte hadis. ve cevşen denen o kolyede takılmamalıdır.

temaim ise, nazar boncuğu ve evlere asılan at nalı gibi nazardan koruduğu sanılan şeylerdir bunlarında bulundurulması haramdır.

tevle ise karı koca arasını hoşlaştırdığı sanılan bir büyüdür. işte buda şirktir

3 - içki içmek

içki yani bira vski her türlü sarhoş eden şey içkidir. bunuda devlet üretmektedir. halkımız bunu bakkalında satmaktadır. sanki hiç böyle bir ayet hadis yok. sanki burası moskova! küfürün merkezi olan amerika bile 1930 larda içkinin alım satımını ticaretini yasakladı. kanunen suçtu. ibrettir bunlar. gavur bile içkiyi yasaklıyor bizim islamdan dönme devlet ve millet bunu içiyor satıyor

allah teala şöyle buyurur :

sana içki ve kumarı sorarlar deki ikisindede büyük günah ve hemde insanlara bazı faydalar vardır - sure el bakara 219 -

tabi burada faydalı tarafını bırakacaaz tamamen içmek haramdır

ibni abbas radiyallahu anh diyorki, içki tahrim edildiği zaman sahabeler birbirlerine giderek içkinin haram kılındığını ve şirkle aynı seviyede olduğunu bildirdiler - zehebi el kebair -

abdullah ibni ömer de içki içmenin en büyük günah olduğu fikrindedir - zehebi el kebair -

resulullah sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor : içki içeni dövün, tekrar içerse gene dövün, tekrar içerse gene dövün, bir daha içerse öldürün ( ahmed ebu davud ibni mace tirmizi sahih )

gene hadis şöyledir : içki içmeye müptela olan öldüğünde allaha hayatı boyunca puta tapmış insanalr gibi kavuşur - bezzar ahmed -

işte bu ayet ve hadislerin zıllinde ve daha pekçok naklin ve fıkıh kitaplarında yazan kavllerin neticesinde anlıyoruz ki içkiyi içmek içirmek satmak sakiliğini yapmak taşımak üretmek imal etmek ve içki üreten fabrika veya tüccara üzüm yada arpa satmak haramdır.ve bu hareketleri yapan melundur. içki fabrikasında çalışan içki şirketinde çalışanda haram işlemektedir.

işte türkiye gibi 15 milyon insanın her akşam evinde içki zıkkımlandığı araştırmalar neticesinde bildirilen bir ülkede imandan islamdan müslümandan davetten irşaddan nasıl söz edebiliriz? bunun sorumlusu kimdir sirozdan ölenlerin cehenneme gidenlerin sorumlusu kimdir? tabiki halkın akıl ve vucud sağlığını daha da öte ahiret hayatını düşünmeyen devlet ve devlet adamlarıdır. içki fabrikalarının sahipleridir. içki satan melun bakkallardır.

4 - kumar

işte türkiyede halkın en çok müptela olduğu şey.. kumar. bu kumar insanlarda hastalık yapan melun birşeydir. ve allah tarafından haram kılınmıştır bugün dünya hayatında hepimiz şen şakrak geziyoruz dert yok tasa yok güllük gülistanlık herşey. lakin yarın ahiret hayatı böyle olmayacak. sen kabire indiğinde eğer islama aykırı zühde takvaya aykırı bir hayat yaşamışsan kıyamet gününe kadar azap çekersin kabirde. ve mizan hesaptan sonra cehenneme atılmak an meselesidir artık facirler için.

o yüzden her müslüman dinini öğrenmeli. 12 sene ilk orta lise okuyor insnalar. hatta doymuyorlar ( ilme !! ) 4 senede üniversite okuyorlar oda yetmez mastır doktora... 20 senesi pekçok insanın sözde ilim mecralarında geçiyor. lakin bu insanlar 20 tane kitap okumuyorlar allahın dinini öğrenmiyorlar sonrada cehenneme yuvarlanıyorlar


allah teala şöyle buyuruyor :

şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi allahı zikretmekten namazdan alıkoymak ister artık bunlardan vazgeçersiniz degilmi? - suratul maide 91 -

kuranın pekçok yerinde malların batıl yere yenmesinden allahın hoşlanmadığı geçmektedir

resulullah şöyle buyuruyor : kim bir arkadaşına gel seninle kumar oynayalım derse- sırf bu yüzden kefaret vermesi gerekir - buhari muslim -

sadece gel oynayalım demek günah ise onu oynamanın gunahı düşünülsün. evet fıkıh ve fetva kitapları bu kumarın oynanmasının haramlığı ile doludur. biz meseleyi fazla uzatmak istemiyoruz. bu kadar ayet ve hadis ehli irfana kafidir. birde şunu izah etmek lazım kumar nedir?

iddia , at yarışı, fotomaç, toto, milli piyango, kazı kazan, çayına çorbasına yemeğine bilardo oynamak kağıt oynamak bunlar hep kumardır. bir adam deseki senle ben yarışalım kazanırsam sen bana 10 lira ver kaybedersem ben sana 10 lira verecem işte ucunda ödül ve hediye harici bir para olan her oyun batıldır kumardır ve haramdır

müslümanlar kuranda hadiste fıkıh ve fetva kitaplarında bu ve buna benzer pekçok günah vardır. bu gunahların detaylarıda vardır. hepimiz ölecez. ve ahirette hesap verecez. bunun bilincinde olalım. dini öğrenelim kuran evimizin köşesinde yetim ve öksüz kalmasın. kuranın dilini öğrenelim arapça okuyalım hadis okuyalım ilim için ezheri şerife veya dini mekteplere gidelim

çünki '' allahdan hakkıyla ancak alimler korkar ''

ve sallahu ala seyidina muhammed...

Kadın Erkek Karışık Yaşama (İhtilatın Hükmü)

bismillahirrahmanirrahim

ve bihi nestain elhamdulillahi rabbil alemin vessalat vesselam ala nebiyina muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain emma baad

kadin erkek karisik yasamaya bir yerlerde karisik olmaya arapcada ihtilat denir. namahrem insanlarin birbirine nikah dusen kadin ve erkeklerin ayni ortamda oturmalari okumalari bulunmalari ve yasamalari haramdir.

yani siradan bir adam ile siradan bir kadin birbirlerinin vucudunu suzerek ayni yerde oturamazlar bu hem hayasizliktir vede haramdir.

ancak memleketimizde gayret ve namus duygulari tukenmis olan bir takim kadin ve erkekler biz namahremler ile ayni yerde otururuz ayni otobuse bineriz herseyide yapariz bu caizdir islam buna karisamaz islam sadece namaz oructur hayatin her yerine hukmedemez lutfen bize karismayin diyorlar

simdi bu insanlar bu sozden once elhamdulillah muslumanim diyorlar

işte bizde baktıkki muslumanim diyen iki zumre birisi ihtilati savunuyor birisi reddediyor cekismis. cekisen insanlar ise meselelerini kuran ve hadise arzeder şeriata arz eder bizde meseleyi islam ilmine arz edecegiz

allah teala mealen soyle buyuruyor

Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri gibi değil, onlar aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin hükme karşı içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar. - nisa 65 -

demekki cekisilen meselelerde kurana hadise islama uymayan ilmin dedigini kabul etmeyen kafirdir..

...

allah teala kuranı kerimde soyle buyuruyor hanimlara hitaben

Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. - ahzab 33 -

allah tealanin bu emri tum musluman hanımları kapmsamaktadır boylece fesat ve kotuluklerden hanımlar korunmus olacaklardır cunku kadınların ihtiyac hali mustesna dısarı cıkmaları gezmeleri pekcok kotuluklere sebeb olmaktadır

ayette qrne kelimesi kullanılıyor bu karar kılmak sükun bulmak ve yerlesmek oturmak demektir.

allah teala mealen soyle buyurmaktadır

Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. - ahzab 59 -

kadınlara kalplerinde kotuluk olan insanlarin o kotuluklerini alevlendirmemeleri icin tum vucudlarını orten bir kıyafetle ortunmeleri emrediliyor ayette cilbab kelimesi geciyor cilbab kuran ayetleri hakkında otorite olan ragıb isfehaniye gore tum vucudu orten peçe çarşaf demektir - el mufredat -

elmalılı hamdi yazırda bu ayeti boyle tefsir etmiştir yani hanımların tum vucudlarını ortmeleri farzdır

allah teala mumin erkeklere ve hanimlara namahrem olan ve karsi cinsten olan kisilere bakmayı haram kılmıstır. yani bir erkegin yabancı bir kadına bakması bir kadınında yabancı bir erkege bakması gunahtır

Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. - nur 31 -

ancak eger kadın ve erkek aynı bina icinde aynı sartlar altında okur veya calısır veya bulunursa mutlaka birbirlerine bakacaklardır. ve bakma zamanla begenmeye begenme tanısmaya tanısmada en büyük gunahlara surukleyecektir

islam seddi zerai geregince gunaha goturebilecek her turlu yoldan da sakındırır. mesela içki içmek haramdır ama satmayıda içkiyi taşımayıda haram kılmıstır. bunun gibi zinayı haram kılmıstır ama zinanın baslangıcı olan avret yerlerini gormeyi ve karısmayıda haram kılmıstır

ayrıca kadın ve erkek karıstıklarında aralarında konusmada vuku bulacaktır ki kadının sesi pekcok alime gore avrettir

ayette mealen soyle gecmektedir

Peygamber'in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. - ahzab 53 -

bu gosteriyor ki yabanci hanimlardan birşeyler istenecegi zaman veya konusulacagı zaman ancak perde olmalıdır yani birbirlerini gormemelidirler isterse kadın simsiyah tum vucudunu ortsun genede birbirlerini goremezler

ayrıca bu sunada dalalet ediyor peygamber hanımlarından birşey isteyen her biri cennetlik olan sahabeler. ki onların kalbi cok temizdi ve onlar cok ibadet ederlerdi. istenende peygamberin hanımları yani aralarında bir kotuluk olması mumkun degil. ama buna ramen islam şeriatı engeli koymuştur

bu benim kalbim temiz her şeyi yaparım ama bişey olmaz diyenleride susturur sanırız

efendimiz soyle buyuruyor kadın avrettir dısarı cıktıgı zaman seytan bakısları ona cevirttirir kadının rabbine en yakın oldugu yer evinin ortasıdır - tirmizi -

o halde hanımlar evinde otursun ihtiyac harici dısarı cıkmasınlar ki kotuluklerden korunsunlar.

efendimiz soyle buyuruyor : sizleri kadınların yanına girmekten sakındırırım bir sahabe : ya resulullah kocanın akrabalarına ne dersin dedi. efendimiz cevaben kocanın akrabaları ölümdür bıuyurdu- buhari muslim -

kocanin akrabalari yani kocanin amcası dayısı babası gibi kadına nikah dusebilecek ve kadına kotuluk yapabilecek herkestir. ancak memleketimizde artık haremlik selamlık denen o guzel tabir kalkmıstır. artık gelin kayın baba kocanın arkadsları dayılar amcalar ağalar paşalar hep bir yerde oturmakta hatta içkiler içilmekte eniştelerle gelinler gezmekte dolasmakta.sonrada namus cinayetleri olmaktadır. işte siz peygamberin verdigi emire uymazsanız sozunu tutmazsanız olacagıda budur.

gene efendimiz soyel buyuruyor bir erkek bir kadın ile yanlarında mahremleri olmadan yanlız kalmasın - buhari muslim -

bir kadın ile bir erkek yanlız kaldıklarında üçüncüsü şeytandır - muslim -

ancak eger aynı yerde calısılırsa okunursa mutlaka yanlıs kalma olacaktır

efendimiz zamanından kadınlar erkeklerle birlikte meclise gelip ilim meclislerinde oturmazlardı. onlar bazan perde arkasından dinlerdi. genelde ise efendimiz haftanın bir gunu hanımlara ozel ilim sohbeti yapardı ancak gene arada perde olurdu

yabancı bir kadınla yabancı bir erkek asrı saadette erkek hiçbir zaman aynı namaz safında yan yana gelmemiştir ve aynı yolda yan yana yurumemiştir. ilim meclislerindedede yan yana oturmadılar.

o halde bir erkegin bir kız ogrencinin yanına oturmasının dayanagı nedir? bazı mürted hocalar neye gore uniye gitmek bas acmak caizdir demekteler? bukadar ayet hadis boşamı inmiştir haşa? mümkünmüdür islamiyet kadın erkek yan yana kol kola gezin dolaşın aynı yerde oturun kalkın desin? bukadar ayet hadis neyi anlatıyor bize? niçin ogut almyıoruz toplumca? niçin bizim osmanlımızı yıkan 20 milyon klimetre karelik devletimizi 1 milyon km. haline getiren gavurlara benzemeye calısıyoruz?

peki kadın napacak? kadına allah cok guzel vazifeler vermiştir eş olma anne olma toplumları inşa etme vazifesi nesiller yetistirme ilk ogretmen olma vazifesi annelere yani hanımlara aittir. o evinde oturup ümmedi muhammed icin hayırlı nesiller erdemli bilgili ve güçlü nesiller büyük adamlar yetiştirecektir. kocasına itaat edecek evinin isini gorecek kendiside namazı ile ilmi ile mesgul olacak ahiretine hazırlanacaktır

allah teala rızık kazama vazifesini kadına vermemiştir bunu ona ortak dahi etmemiştir.

efendimiz sallahu aleyhi ve sellem evin kazanç bakım onarım vesair dış işlerini hazreti aliye evin iç işleri olan temizlik yemek gibi işlerinide hazreti fatımaya vermiştir - metalibu aliye -

yani taksim boyledir. biz osmanlı toplum yapisinda ne goruyor isek onu yapmaya mecburuz cunku osmanlı aile yapisi islama tamamen uygundu. ne zaman osmanlı içten dinamitlendi boyle acaip bir aile yaşam biçimi çıktı. kadın dısarda ekmek getiriyor adam kahvede çocuklar pislikten bitleniyor ev kokuyor yemek yapilmiyor kavgalar cıkıyor neticesinde pekcok evlilik baslar baslamaz bitiyor

sosyolojide toplumların aile yapisi cok muhim bir yer işgal etmektedir. saglıklı aile yapisina sahip olan toplumlar tarihte hep gelişme gostermiştir. islam düşmanı batı islam toplumlarını kökten dinamitleyerek çökertmiştir

allah batının şerrinden bizleri korusun ve bir an evvel milletce tekrar islama dondursun bizi

hülasa olarak sunları soyluyoruz :

kadının ve erkegin karısık olarak egitim gordugu egitim kurumlarında okumak erkegede kadınada haramdır

kadın ve erkegin ihtilat ettigi işlerde kadın ve erkekler bir arada çalışamaz

tramvay ve gemiler ve tiyatrolar osmanlı zamanında 1 perdeli idi. arada kadın ve erkek kısmı ayrılmıstı. bugunde oyle olmaldıır.

kadının evinde oturması zaruret harici dısarı cıkmaması vacibdir

ancak sunuda soylemek gerkirki islam kadını tamamen eve hapsetmemiştir kadınlarında okuması kadınların egitimi icin ogretmen olması kadın hastalara bakmak icin doktor olması kadın suclularla ilgilenmek icin kadın polisler olması lazımdır. daha pekcok meslekte kadına ozel ihtiyac vardır. bunun icinde islam devletinin tesis edilip kadınlara ozel idarecisi ogretmeni amiri memuru talebesi ile herşeyi ile kadından muteşekkil okullar hastaneler egitim kurumları yapilması şarttır

kadınlar buralara giderken kendi arabaları ile veya otobuslerde kendileri icin ayrılmıs arka kısımları kullanırlarsa ve islami hicab olan peçe giyerlerse hiçbir sorun cıkmaz. bugun iranda büyük körüklü otobusler kullanılmkata ve arka kısmı kadınlara aittir ve ortada bir bolum vardır orasıda kapalıdır ve kadın erkegi erkekte kadını goremez ve otobusler ucretsizdir

evet kısa bir zamanda yazdıgımız bu risalemizin nihayetine geldik. eksiklerimiz var irtibat kısmından ulasıp bendenizi ikaz edebilirsiniz

saygılar ve hurmetler ve ahirud davaena en elhamdulillahi rabbil alemin

- risalemizi yazarken ebu muaz seyullah efendinin hukmul ihtilat isimli risalesinden faydalanılmıştır -

11 şaban 1428

İslamda Kadın

hak din islamın tarihteki en büyük kitlesel yayılışlarından birini müşahade etmekteyiz
bu yayılış futuhat ile degil bilakis hususen garp cemiyetinin merak etmesi okuması araştırması ve neticede hidayete kavuşması ile gerçekleşmektedir.

bugun avrupa amerika avustralya ve japonyada halk hızla müslümanlaşmaktadır..
tabi bu islamlaşma faaliyetlerinden rahatsız olanlarda var. bunlar kilise ve garbtaki küfür devletleridir kilise çok zengin arazilere sahip avrupa ve yeni dunyada..halktan onemli miktarda para topluyor..tabi bu menfaatlerinin elinden gitmesini istemez

-Ey iman edenler, gerçek şu ki, (yahudi) bilginlerinden ve (hristiyan) rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele.
(TEVBE/34)

küfür devletleri ise hristiyanlıkla halkı uyutmuş onlardan istedigi gibi vergi almakta onları uyutmakta ve İslam memleketlerini sömürmektedir.halkın islamlaşması demek onlar için haçlı cephesinde bir gedik demektir..
işte islam gerçeginin insanlara ulaşmaması için insanlarda tiksinti meydana gelmesi için şu yahudi teknigi izlenmektedir : çamur at izi kalsın

kadın meselesi avrupa için hassas bir konudur
islamda kadın meseleside çok göz önünde bir mesele degildir
işte bundan istifade müsteşrikler islamın kadına deger vermedigi yalan ve iftirasını yaymaktalar..
halbuki hakikat böyle degil
kadına ilkkez boşanma hakkını veren
kadına ilkkez miras hakkını veren
hukuk sistemleri arasında islamdır..
fransada kadına boşanma hakkı 1930 larda verildi
romanyada bir kaç sene evel içine şeytan girmiş diye bir kadını cayır cayır yaktılar.avrupa yuzbinlerce akıl hastası mazlum kadını şeytan oldu bu diyerek yakmıştır.kadın hayız gorunce evden atmıştır.kadına
mirastan pay vermemiştir.kadını zorla evlendirmişlerdir aileleri batıda..

islamda ise kadının evlenme hakkı var.. Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu
vesselam: "Dul kadın kendisiyle istişare edilmeden nikâhlanamaz, bâkire de izni sorulmadan nikahlanamaz" buyurmuşlardır. Ashabı sordu:

"Ey Allah'ın Resülü! Onun izni nasıl olur?"
"Sükut etmesiyle!" buyurdular."
Buhari, Nikah 41, Hiyel 3; Müslim, Nikâh 64, (1419); Tirmizi, Nikah 17, 18, (1107, 1109); Ebu Dâvud, Nikâh 24, (2092, 2093); Nesâi, Nikah 33, (6, 85).
su ayette kadının miras hakkına delildir

-Anne ve baba ile akrabaların bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır; anne ve baba ile akrabanın bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Bunun azından ve çoğundan farz kılınmış bir pay vardır.
(NİSA/7)


ayrica allah teala bakın ne buyuruyor mealen
nisa suresi 19. ayette Onlarla güzellikle geçinin buyurmaktadır
yani islam kadına deger veriyor müslümanlarda bu ayet hadisler zıllinde kadına iyi davranır ancak islamın hakim olmadıgı cahil cemiyetlerde küfür cemiyetlerinde kadın dövülür satılır kıymet görmez..
halbuki islam kadına kocasından ayrılsa bile nafakayı şart kılar kocasına yani bir adam hanımını boşasa ona bir sure nafaka vermek zorundadır..

islam kadına daha pekçok haklar vermiştir sanırız bunlar meseleyi anlamak isteyene kafidir

ve sallahu ala seyyidina muhammedin ve ala ali muhammed

Tesettür, Türban ve Başörtüsü Üzerine

İslamda hicab ve kadının evinde karar kılması hakkında bir risale

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَـنِ الرَّحِيمِ

الحمد لله نحمده ونستعينه ونستغفره، ونعوذ به من شرور أنفسنا وسيئات أعمالنا، من يهده الله فلا مضل له ومن يضلل فلا هادي له. ونشهد أن لا إله إلا الله وحده لا شريك له، وأن محمداً عبده ورسوله صلى الله عليه وعلى آله وأصحابه ومن تبعهم بإحسان وسلم تسليماً كثيراً .

أما بعد،

Ne acıdır ki bugün islam alemi dedigimiz 10 larca ülkede islami hicab hiç kimsenin zorlaması olmadan kaldırılmıştır. Kadınlar sözde müslüman kadınlar allahın emrettiği kuranı kerim ve hadisi şeriflerde geçen veya nenelerinin bildiği örtünmeyi beğenmemektedirler. Onlar müslümanların birliğini bozan günahlar içinde yaşayan avrupalı kadınlarını örnek almaktadırlar

Müslüman alimler allahın emrini yüceltmek ve müslümanları hidayete davet etmek için hicabın vucubiyetine dair kitaplar risaleler yazmışlardır. Bunlardan biride çok istifade ettigimiz faziletli şeyh muhammed ahmed islamil el mukaddem dir. Risalemizi yazarken onun kitabından faydalandık. Gene merhum büyük alim muhammed bin salih el useymininde risaletul hicab adı altında bir risalesi vardır.

Gene gariptir ki hanımları kapanması için erkekler risale yazmaktadır. Kadınların ise kapanmaya hiç gonlu yoktur. Allah bir konuda kuranı kerimde hüküm verdikten sonra hadisi şeriflerde hazreti muhammed sallahu aleyhi ve sellem de kuranı açıklar mahiyette kelam ettikten sonra hiçbir müslümana bu hükümden başkasına uymak caiz olmaz

müslümanım diyen bir hanımın islamın emrettigi şekilde kuran hadis sahabe kavlleri ve mezheb kitapları çerçevesinde örtünmesi farzdır. Eger bunu yapmazsa gunahkar bir insan olur. Hattı zatında örtünmemek hırsızlıktan ve yalandan da büyük bir günahtır. Çünki insan yalanı günde 1-2 kez söyler veya hırsızlığı haftada ayda bir yapar. Tabiki bunlarda günahtır. Ancak yapildigi anda haramdırlar. Ancak açıklık saçıklık, o kadın dışarı çıktıgı andan itibaren başlar. Yani okuyan veya çalışan açık bir bayan gunde 10 saat durmadan günah işlemekte allaha isyan etmektedir. Bu çeşmeden akan suya devamlı akan suya benzemektedir

işte bizde halkımızı allahın emirlerine davet etmek için allahın emirlerini onlara hatırlatmak için bu yazıyı kaleme aldık. Gücümüz yettigince kuran ve sünnetteki gerçek hicabı açıklayacağız. Ben inanıyorumki pekçok hanım allahın emirlerni yapmak istemekte ancak onları çevreleri veya cemaatleri tarikatleri yuzunu elini açsanda olur peçeye luzum yok diyerek yoldan çıkarmaktalar. İşte bu kardeşlerimizede inşallah yazımız bir rehber olacaktır

işleyecegimiz meseleleri madde madde işlemeye allahdan yardım isteyerek başlıyoruz

1 – seddi zerai

islamiyet bir takım günahları haram kıldığı gibi o günahlara giden yollarıda haram kılmıştır. Yani şu haramdır demiştir ancak onun işlenmesi için yapilacak yaklaşımlarıda yasalamıştır. İşte buna seddi zerai diyoruz. Mesela, içki içmek haramdır. Ancak onu satmak, almak, taşımak, servisini yapmakta haram kılınmıştır.

Ve gene faiz yemek haramdır ancak resulullah sallahu aleyhi ve sellem faizin katipligini yapana şahidligini yapanada lanet etmek sureti ile, hiçbir şekilde ona ortak olmayı hoş karşılamamıştır.işte bunun gibi zinada büyük haramlardan biridir. İsra suresinde şöyle buyurulmaktadır : وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاء سَبِيلاً '' zinayada yaklaşmayın çünki çok kötü bir yoldur

evet zina kötüdür ancak ona yaklaşmayında deniliyor. Bu minvalden olarak efendimiz sallahu aleyhi ve sellem namahrem kadınlarla baş başa kalmayı aynı oda ev içinde kalmayı nehyetmiştir. İki kadının arasına oturmayı ve aralarında yürümeyi nehy etmiştir. Bunun gibi yabancı hanımlara gayri ihtiyari bakmak müstesna bakmayıda nehy etmiştir.

İşte bunun gibi takdir edersiniz ki zinaya giden yollardan biriside karşı cinsten birisine bakmaktır. Kadında güzel bir canlıdır. Yüzü elleri vucudu olsun erkekleri kendisine çekmektedir. Ve bir bakma iki bakma sonucu akla ona yaklaşmak gelir. Sonra adam gidip ona yaklaşır konuşur. Samimi olurlar belki bir yerlere giderler ve çok büyük günahlar işleyebilirler.

İşte islamiyet bunun önünü kesmek için toplumda nikah harici ilişki olmaması için tecavüzler ırza geçmeler olmaması için kadının güzelligi olan yüzü elleri dahil tüm vücudunu kapatmayı ve örtmeyi farz kılmıştır.

Çünki islamın esas emrettigi örtünme olan hicab yani peçey veya çarşaf giyen bir hanım cinsel olarak kimseyi çekmez. Ve böylece o cemiyette kötülük olmaz.

2 – kadının evinde oturması esastır

allah teala kuranı kerimde söyle buyurmaktadır :

وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى evlerinizde oturun/karar kılın/ cahiliye kadınları gibi sokaklarda dolaşmayın – ahzab 33 -

çünki kadının evinde oturması esastır. Onun rabbine en yakın olduğu yer evidir. O evinde her türlü kötülüklerden korunmuştur. Evinde kıldığı namaz dışarda mescidde kıldığı namazdan daha hayırlıdır. Osmanlı kültürünü muhafaza eden memleketimizin bazı kazalarında hağlen hanımlar evlerinde oturmakta zaruret harici evin haricine çıkmamaktalar.

Hazreti peygamber sallahu aleyhi ve sellem hazreti fatımaya evin içinde olan işleri yani yemek temizlik gibi işleri, hazreti aliyede kazanç gibi dış işleri yapmalarını tavsiye ederek hayatı ikisi arasında taksim etmiştir – metalibu aliye -

müslüman hanımın esas yeri evidir. Dışarı pek çıkmamalıdır. Ancak çıktığındada islami örtü ile örtünmelidir. Daha detaylı bilgi için ihtilat hakkındaki risalemize bakılabilir

evet tüm bunlardan sonr yazımızda devamlı geçen HİCAB kelimesine gelebiliriz hicab nedir?

3 – hicabın lugattaki manası :

birşeyi örtmek kapatmak birşeyden gizlenmek iki şey arasında perde rolü görmek dış tehlikelere karşı birşeyi kapatmak bir şeyi örtmek manasına gelir kısaca – bkz : lisanul arab tacul arus el mufredat el mesabih el munir -
4 – şer'en hicabın manası :

kadınların örtmeleri farz olan yerlerini örtmelerine hicab denilmektedir. İmam ahmedin şu sözü meşhurdur : kadının tırnağı dahi avrettir yani kadın tüm vücudunu kapatmalıdır. Dışarı çıktıgında veya yabancı erkekler onu gördügünde.

5 – ehli kitab indinde hicab :

peçenin ( bir hicaba cilbaba islamın emrettigi örtüyü bu isimle zikredeceğiz ) sadece müslümanlar tarafından bilindiği ilk olarak onu islamın ve hazreti muhammedin vaaz ettiğini düşünmek tarihi hakikatlere aykırıdır. O ne bazı arapların sandığı gibi osmanlı icadıdır nede zamanla ortaya çıkmıştır. Dua etmek gibi oda bütün temelde allah tarafından gönderilen kitaplara bağlı olan dinlerin ortak düsturlarındandır

bugün bile hristiyan rahibeler bizim peçeye benzeyen bir örtü kullanmaktadırlar. Ancak onlarda zamanla şeytana uymuş ve yüzlerini açmışlardır. Ancak onların bol giyinmeleri dikkat çekicidir. Ayrıca bugün yunanistanda romanyada eski katoliklik ve ortadoksluguna baglı olan kavimlerde aynı bizim nenelerimizin kullandıgı ve islamında emrettigi peçe kullanımı görülmektedir.

Bu bize şunu göstermektedir ki peçe kullanımını ilk kuranı kerim getirmemiş o yahudi ve hristiyanlar tarafındanda bilinmekte idi.

6 – hicab kullanmak allah ve resulune itaattir

birazdan nakledecegimiz ayet ve hadislerde görecegiz ki cenabı allah ve onun resulü – sallahu aleyhi ve sellem – hanımların hicab kullanmalarını emretmişler. O ayet ve hadislere uymak allah ve resulune itaattir. Müslüman hanıma düşen cemaatinin çevresinin ne dedigine bakmadan kuranda hadiste ne yazıyorsa ona bakmasıdır. Ayrıca memleketimizde yaşanan inkilab hareketleri ve memleketi dinden çıkartma hamlesinden önce tüm osmanlı memleketinde kadınlar peçe giyerdi bu yeni çıkmış bir icad değil ki

hicab giyen hanımlar temizliği iffeti ve imanı simgelemektedirler. Ancak iffet sahibi bir hanım bu şekilde örtünebilir. İffetsizlik ve hayasızlık ise açılıp saçılmaktan ibarettir.

Ayrıca şunuda belirtmek gerekir ki namus duygusu kıskanma duygusu gayret duygusu islamın temellerindedir. Hanımını kızını akrabalarını kıskanmayan bir erkek islama göre büyük gunah işlemektedir. Buna deyyusluk deniliyor. Yani bir kimse namusunu kıskanmıyorsa o deyyustur

ayrıca islamiyetten ziyade kıskanma duygusu insanın yaratılışltan gelen bir duygusudur. Bugün dunyanın neresinde olursa olsun küçük bir erkek çocugu yabancı bir erkegin ablasına veya annesine bakmasından rahatsız olur. Ve o bakana karşı düşmanca hareketler sergiler.

Peki ben soruyorum müslüman oldugunu söyledigi halde hanımını açık saçık sokaklara yollayan erkeklerde bu kıskanma duygusu yokmudur namus tamamenmi yok olmuştur? Evet bunun cevabını onlar vermelidir

hanımlara düşende kendi ahlak ve namuslarını koruyabilecek erkeklerle evlenmeleridir

bundan 80 sene kadar evvel türkiyede bir tane bile açık saçık dolaşan kadın yoktu. Saçı yüzü açık bir kadın sokağa çıkamazdı. Bu hem devletin hemde toplumun hoş görmediği birşeydi. Namussuzluk olarak addedilirdi. Ancak ne olduysa toplum şartları birileri tarafından degiştirildi. Ve bizim osmanlı devletimizi yıkan milyonlarca müslüman evladını birinci cihan harbinde katleden avrupanın hayasız kadınlarının kıyafeti olan açık saçıklık türkiyede ve islam aleminde yayılmaya başladı

avrupalı kadınları taklid etmek gerçekten bir müslüman kadınına yakışmaz. Bize düşen kuran ve sünnette gördügümüz gibi osmanlı ve selcuklu atalarımız gibi giyinmektir. Avrupada bir güzellik yarışması yapiliyor 1934 senesinde. Ve türkiyeden ilk defa o yarışmaya bir türk kızı mayolarla bikinilerle açık saçık kıyafetlerle katılıyor

ve avrupalılar bu kızı birinci seçiyorlar. Ve alkışlar ve gülüşmeler arasında jüriden bazıları şu sözleri söylüyor : osmanlı kızlarından birinide sonunda bu halde görebildik. Bu bizim için en büyük bir başarıdır diyorlar

işte sanmayın ki açık saçıklık çağdaşlıktır. Avrupalılar bizim onlara benzememizden dolayı gülmekte ve bizi aşağalamaktadır. Her milletin kendisine has bir kıyafeti milliyesi vardır. Müslüman kadının milli kıyafeti ise peçesidir feracesidir. Mini etekler o dar ve kısa ahlaksız kıyafetler her türlü dinden çıkmış avrupa kadınının kıyafetidir

günümüz türkiyesinde insanlar tesettürün farz olduğunu sanmaktadırlar. Onların farz oldugunu inandıgı tesettür de ise yüz ve eller açıktır. Halbuki gerçekler çok farklı. Kuran ve hadiste yüzü ve elleri kapatmanında farz oldugunu görüyoruz. Simdi delillerini nakledecegiz :

1- kuranı kerimden deliller

a - يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُل لِّأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاء الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِن جَلَابِيبِهِنَّ ذَلِكَ أَدْنَى أَن يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ وَكَانَ اللَّهُ غَفُوراً رَّحِيماً

Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına hep söyle de cilbablarından (dış elbiselerinden) üzerlerini sımsıkı örtsünler. Bu onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. - ahzab 59 -

elmalılı hamdi yazır meşhur tefsiri hak dini kuran dilinde bu ayetin tefsirinde sunları yazmaktadır :

CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır. (كل ثوب لمرأة تلبسه   فوق ثيابها)  , "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir." " الذي يستر من فوق ا لى اسفل     " Tepeden tırnağa örten giysidir . " ا لملحفة"كل ما تستربه من كساء او غيره "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." "Çarşaf ve peçedir".

   İDNÂ: Yaklaştırmak demek ise de, âyette ( على ) ile kullanılması, kapsamak suretiyle sarkıtmak mânâsını da ifade ettiğinden üzerinden sıkı örtmek demek olur. Cilbabdan örtmek tabirinde de iki şekil vardır. Birisi cilbablarından birisiyle bütün bedenini sıkıca örtmek, birisi de bir cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur. Bu beyanda da iki suret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. ikincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerini ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Rivayet olunduğu üzere Ümmü Seleme ( r.a.) demiştir ki: (يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِن جَلابِيبِهِنََّ)  "Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler' âyeti nazil olduğu zaman Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kuşlar varmış gibi idi."

allah kendisinden razı olsun ve rahmet eylesin. O memleketin zor şartlarına rağmen islamdaki örtünmeyi tüm gerçekliği ile nakletti.

Memleketimizde tanınan ve sevilen bir alim olduğu için merhumun tefsirini buraya aldık. Simdide tefsir ilminde en muteber tefsir olan taberi tefsirinde ibni cerir et taberinin bu ayetin tefsiri hakkında ki yazılarını nakledeceğiz :

bu ayetlerden kasıt hanımlar dışarı çıktıklarında yüzlerini açmamaları vücudlarını örtmeleri ve böylece kendilerine fasıkların takıntılık etmemesidir. Ancak ehli ilim bu ayette geçen idna hakkında ihtilafa düşmüşlerdir. Onlardan bir kısmı şöyle demiştir : hanımlar dışarı çıktıklarında tüm vücudlarını örtecekler ve yüzlerinide örtecekler ancak bir gözleri açık kalacak

ve ibni abbas radiyallahu anhın senediyle şöyle dedigini nakleder : allah mümin hanımlara ihtiyacları için dışarı çıktıklarında başlarının üzerinden cilbabları ile yüzlerini örtmelerini ve bir gözlerini açık bırakmalarını emretti

ve senedi ile ubeydeden bu ayetin tefsiri hakkında şunu nakletti : hanımlar ağızlarını ve yüzlerini kapatacaklar ancak sol gözlerini açık bırakacaklar

ve ibni sirinden senedi ile onun bu ayet hakkındaki tefsirini nakleder : başın yüzün örtülmesi ve bir gözün açık bırakılmasıdır

diğerleri ise şöyle dediler : belki emir yüzün tamamının örtülmesidir

ibni abbas radiyallahu anh den senedi ile bu ayetin tefsirinde şunu nakletti : yani yüzün örtülmesinde şiddetli olmak

ve gene ibni cerir mucahid ve katadeden de yüzün tamamını örtmenin farz olduguna dair tefsirler nakletti – tefsiri taberi –

bilinmelidir ki bu yüzün örtülmesi hususunda ihtilaf yoktur. Ancak tek gözmü açık kalsın yoksa tamamımı örtülsün ihtilaf buradadır. Bizim osmanlı memleketinde ise halk daha çok yüzün tamamını örtme kavli ile amel etmiştir. Gözü kapalı nasıl görebilir deeyenlere ise ince siyah tül olursa eger yuzde hem dışardan birisi göremez hemde o gözden dışarısı rahat gorulebilir.

Afganistan pakistan gibi yerlerde ise tek göz açıktır genelde

tefsiri begavi sahibi imam begavi ise bu ayetin tefsirinde şu yazıyı yazmaktadır : idna hususunda ibni abbas ve ubeydenin tefsirleri kafidir. Baskalarının sözlerine iltifata luzum yoktur. Ben hazin tefsirinde bu yazdıklarımdan başka bişey gormedim ( ibni abbas ve katade kavilleri taberi kısmında nakledilmişti. Hazin tefsiri ise osmanlıda meşhur guzel bir tefsirdir )

sözü fazla uzatmak istemeidiğimizden ve akıl sahibine her ayet hakkında 1-2 tefsirden nakil yeteceği için diğer mufessirlerin bu ayet hakkındaki yorumlarını nakletmedik. Ancak onların hepside yüzü kapatmak farzdır demektedir. Kitabından istifade ettiğimiz el mukaddem o ulemanın hepsinden kaynaklı olarak bu konudaki yazılarını eserinde nakletmiştir. İsteyen oraya bakabilir. İşte eserinde yuzu kapatmak farzdır diyen müfessirlerden bazıları : er razi , zemahşeri , kadı ebu bekir , ibnul cevzi , beyzavi , nesefi , ibni teymiyye , ibni kayyım , ibni hayyan , ve yaklaşık 40 kadar müfessirler

b- وَقَرْنَ فِي بُيُوتِكُنَّ وَلَا تَبَرَّجْنَ تَبَرُّجَ الْجَاهِلِيَّةِ الْأُولَى وَأَقِمْنَ الصَّلَاةَ وَآتِينَ الزَّكَاةَ وَأَطِعْنَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ إِنَّمَا يُرِيدُ اللَّهُ لِيُذْهِبَ عَنكُمُ الرِّجْسَ أَهْلَ الْبَيْتِ وَيُطَهِّرَكُمْ تَطْهِيراً

Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Namazı kılın, zekatı verin. Allah ve Resulü'ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor. - ahzab 33 -

ayette ehli beyt dese de hitab hususi isede hüküm umumidir. Yani deminden beri aktardıgımıza gore bu hitap evinde otur emri sadece ezvacı tahirata has degil tum musluman hanımlara emirdir

imam ebu bekir el cessas rahimehullah tefsirinde şöyle yazmakta: evlerinizde oturun kavli : sevda binti zimaa ya şöyle denildi : kadınların evden çıkması hakkında ne dersin? vallahi haccetseydim umre yapsaydım sonra allah bana evimde oturmayı emretseydi vallahi oradan sadece cenazem çıkardı

evinizde oturun kavli hanımların zaruret haricinde evlerinde oturmalarına dalalet etmektedir

mucahidden şu rivayet edilmiştir ilk cahiliye kadınları gibi dolaşmayın sokaklarda kavli hakkında : cahiliye kadınları sokaklarda kırıtarak cilveli olarak yürüyorlardı.

bütün bu emirler ezvacı tahirata hitab gibi gorunsede esasta tüm mümin hanımlara yoneliktir - ahkamul kur'an 3/359 -

mevdudi rahimehullah hicab isimli eserinde soyle yazmaktadır : musluman kadının makeanı ve oturacagı yer evidir. zarurat haricinde dışarı çıkmamalıdır. bu zaruret halinde çıktıgında ise erkeklerle mecburiyet haricinde konuşmamalı sesini yukseltmemeli ve guzelleştirmemeli ve islami ortunmeye riayet etmelidir. guzelliklerini zinetlerini gizlemelidir

eski mısır müftüsü muhammed mahluf merhum ise bu ayet hakkında söyle demektedir. yani kadının akraba ziyareti ilaç alımı ana baba ziyareti dışında dışarı çıkmamasıdır - safvetul beyan -

demekki islamda asl olan kadınların evlerinde oturmaları zaruret harici dışarı çıkmamaları çıktıklarında ise islami ortunme ile örtünmeleridir

2 - hadisi şeriflerden deliller

ثبت في السنة من حديث عبد الله بن مسعود رضي الله عنه عن النبي صلى الله عليه وسلم قال : " المرأة عورة فإذا خرجت استشرفها الشيطان..."رواه الترمذي(117) وابن خزيمة(1685) وابن حبان (5598،5599 ) وغيرهم.

efendimiz şöyle buyuruyor : kadın avrettir - ibni hibban , tirmizi

bu hadis bize kadının bütün vücudunun avret oldugunu yani yabancılara karşı açılmasının haram oldugunu gösterir. kadının saçı yüzü her yeri avrettir.

Mü'minlerin annesi Âişe radıyallahu anha'dan dedi ki: "Bizler Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte ihramda bulunuyor iken kafileler yanımızdan geçip giderdi. Bizim hizamıza geldiklerinde bizden herhangi bir kadın cilbâbını başından yüzü üzerine sarkıtırdı, yanımızdan geçip gittiler mi onu açardık."

Bu hadisi Ahmed, Ebu Davud, İbn Mace, Darakutnî ve Beyhakî rivayet etmiştir.

Ebu Bekr'in kızı Esmâ radıyallahu anha'dan dedi ki: "Bizler erkeklere karşı yüzlerimizi örterdik. Bundan önce de ihramlı iken saçlarımızı tarardık."

Hadisi İbn Huzeyme ve Hakim rivayet etmiş olup, Hakim: Bu Buhari ve Müslim'in şartına göre sahih bir hadistir demiş, Zehebi de bu hususta ona muvafakat etmiştir.

Mü'minlerin annesi Âişe radıyallahu anha'dan dedi ki: "Allah ilk muhacir hanımlarına rahmetini ihsan etsin! "Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar" buyruğu nâzil olunca onlar çarşaflarını yardılar ve onunla örtündüler."

Bu hadisi Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, Tefsir'inde İbn Cerir, Hakim, Beyhakî ve başkaları rivayet etmiştir.

Hafız İbn Hacer -Allah'ın rahmeti üzerine olsun- Fethu'l-Bâri, (VIII,490) da şunları söylemektedir: "onunla örtündüler" lafzı yüzlerini örttüler anlamındadır.

Aişe radıyallahu anha'nın İfk hadisesi ile ilgili hadisinde şu ifadeler yer almaktadır: "Safvan hicab emrinden önce beni görüyordu, ben onun beni teşhis etmesi üzerine, istircâı (innâ lillah ve innâ ileyhi râciûn demesi) üzerine uyandım. Hemen ona karşı cilbâbımla yüzümü örttüm."

Bu hadisin sahih olduğu üzerinde ittifak vardır (Buhari ve Müslim tarafından rivayet edilmiştir.)

İbn Ömer radıyallahu anhuma'dan; dedi ki: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

"Her kim büyüklenerek elbisesini sürükleyecek olursa kıyamet gününde Allah ona bakmayacaktır." Umm Seleme bunun üzerine şöyle sordu:

"Peki, ya kadınlar elbiselerinin alt taraflarını ne yapacaklar?" Peygamber sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

"Bir karış gevşek tutarlar." Umm Seleme:

"O vakit ayakları görünür", deyince Peygamber şöyle buyurdu:

"Bu sefer bir zîra kadar gevşek tutarlar ve bundan fazla gevşetmezler"

Hadisi Ahmed, Sünen sahipleri ve başkaları rivayet etmiş olup Tirmizi: Hasen sahih bir hadistir, demiştir.

Bu hadis iki bakımdan delil olarak gösterilebilir:

a- Kadın kendisine yabancı olan kimseye karşı bütünüyle avrettir. Buna delil Peygamber Efendimizin ayakların örtülmesini emretmesi ve bu önemli maksat dolayısıyla elbiselerini ve cilbâblarını sürüklemelerinin haram oluşundan, kadınların istisna edilmesidir.

b- Bedenin tamamının örtülmesinin vacib oluşunun delâleti ise kıyasa göre öncelikle (kıyas-ı evlâ) sözkonusudur. Mesela, yüzün çekiciliği ayaklardan daha ileridir. O halde yüzün örtülmesi ayakların örtülmesine göre daha bir vaciptir. Daha önemsiz olanın örtülmesi emredilirken daha çekici ve fitneye düşürücü olan bölümün açık bırakılmasını istemek, herşeyi bilen herşeyden haberdar olan Allah'ın hikmetine uygun değildir.

bunca hadisten anlaşılan şey sahabiye hanımların yüzlerini örttükleridir

islamiyet kemale ermiş bir dindir. Mükemmeldir. Hakkında ayet hadis bulunan ulemanın sözleri belli olan mezheblerin görüşleri belli olan meseleler hakkında artık kadının tüm vucudunu ve yuzunu kapatmasının farz oldugu belli olmuştur. Bu saatten sonra buna itiraz eden insanların müslüman oldugu düşünülemez. Yüzü açmak vücudu açmak helaldir diyen insan bukadar ayet ve hadisi inkar ettiginden kafir olmuştur.

Mecellede bir kaide var mevaridi nasda içtihada mesağ yoktur – madde 14 – yani bize kadar gelen ve hükmü bariz olan ayet ve hadisler hakkında artık içithada luzum yoktur. Oyuzden lutfen bu yazımızı okuyanlarda artık ellerini vicdanlarına koysunlar ve allah ve resulunun hukmettigi şeyde semi'na ve ata'na işittik itaat ettik desinler

şimdi gelelim hicab ile alakalı bazı meselelere :

bukadar ayet ve hadise rağmen her yerini açıp ta okula gidenler mutlak surette haram işliyor ve sathı arzda fuhuş işliyorlar. Bu insanların kadın erkek karışık ögretim kurumlarında yarı çıplak okumalarına 114 kitapta cevaz yok. Siz açılın okula girin bu caizdir diyen bazı hocalar ise islam hakkında delilsiz konuşan cahillerdir. Onlara uyanlar dahada cahildir. Cunku islamın kaynakları ne diyor naklettik. Bunları okumayan arastırmayan insan gerçekten cahildir

gene kadın erkek karısık okumak ve bir kadının sacını yuzunu açarak islami tesettüre aykırı okumasıda haramdır.

Yazımızı okuyan bayanlardan rica ediyorum lütfen islamın emrettiği şekilde örtünün. Dünyanın üç günlük menfaatleri için allahın emirlerine isyan etmeyin.

Ve ahirud daveana en elhamdulillahi rabbil alemin